Zeynep binti Huzeyme (r.anhâ) annemize “Ümmü’l-Mesâkin; yoksulların annesi” denirdi. Cahiliye devrinde bile böyle tanınırdı. O, Arabistanın en güçlü kabilelerinden olan Âmir İbni Sa’sa’ kabilesine mensuptu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz hicrî üçüncü yılda İslâm’ı anlatmak için Âmir İbni Sa’sa’ kabilesine bir grup tebliğ eri göndermişti. Bunlar hâince pusuya düşürülüp kılıçtan geçirilince bu kabile ile müslümanların arası bozuldu. İki Cihan Güneşi (s.a.v.) Efendimiz, bu büyük ve güçlü kabile ile düşmanlığın devam etmesini istemedi ve aradaki ilişkilerin düzelmesine vesile olacak bir fırsat bekledi. Zeynep binti Huzeyme (r.anhâ) dul kalınca evlenme teklifinde bulundu. Bu teklifi kabul eden Hz. Zeynep (r.anhâ) Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ile nikahlanarak Mü’minlerin annesi olma şerefini elde etti. Hz. Zeynep (r.anhâ) 626 m. senede otuz yaşlarında iken âhirete göç etti. Cenâze namazını bizzat Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz kıldırdı. Bakî kabristanına defnedildi.

                        MÜ’MİNLERİN ANNELERİNDEN HZ. MEYMÛNE (R.ANHÂ)

Hz. Meymune (r.anhâ), Hz. Abbas’ın hanımı olan Ümm-i Fadl’ın kızkardeşi idi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, hicretin yedinci senesi Hayber’in fethinden sonra, Zilkade ayında, umre niyeti ile yola çıktı. Cuhfe’de bulunduğu sırada Hz. Abbas (r.a.) ile buluşunca, Hz. Abbas (r.a.), “Ya Resulallah! Meymune binti Hâris dul kaldı. Onu kendine hanımlığa alsan olmaz mı” diye teklifte bulundu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Mekke’de umreyi tamamladıktan sonra, Medine’ye dönerlerken Şerif mevkiine gelince, Hz. Meymune (r.anhâ) ile nikâhlandı. Hz. Meymune çok hayır yapar, ibadette bulunurdu. Dinî emir ve yasaklara da son derece dikkat ederdi. Hz. Aişe (r.anhâ) onun hakkında buyurmuştur ki: “Meymune bizim hepimizden fazla Allâhü Teâlâ’dan korkan ve sıla-i rahmi, yani yakın akrabaları gözeten bir hanım idi.” Hz. Meymune (r.anhâ) 671 senesinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ile nikahlandığı yerde vefât etti. (M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, s.216-221)