Ma’ruf-i Kerhi Hazretleri

Ma’ruf-i Kerhi Hazretleri başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Meşayihin büyüklerindendi. Hayattayken duâsı kabul olunan, kabri şerifi duâların kabul olunduğu yerlerdendir. Bağdatlılar derler ki: “Ma’rûf-i Kerhî’nin mezarı denenmiş bir tiryâktir (şifâya vesile ilâç).”
Seriyy’üs-Sakâtî’nin hocasi idi. Seriyy’üs-Sakâtî’den rivâyetle: Ma’rûf-i Kerhî’yi rüyamda gördüm. Sanki arşın altındaydı. Allâh (c.c.), meleklerine “Şu kimdir?” diye soruyordu. Melekler de: “Ey Rabbimiz! Sen daha iyi biliyorsun!” cevabını veriyordu. Bunun üzerine, Cenâb-ı Hâkk: “Bu, Ma’rûf-i Kerhî’dir. Benim muhabbetimden sarhoş olmuştur. Ancak, mülakatımla ayılır!”


Muhammed bin Hüseyin babasından dinlemiştir ki: Ma’rûf-i Kerhî’yi ölümden sonra rüyada görerek sordum: Allâh (c.c.) sizin hakkınızda ne gibi bir muamele yaptı? Cevap olarak: “Beni affetti!” dedi. Ben, devamla: Senin zahitliğin ve takvândan dolayı mı seni affetti? Cevâp olarak: “Hayır! Onlardan dolayı değil… Ancak ibni Semmak’ın vaazını kabul edişimden, fakirlik mesleğini yapışımdan ve fakirleri sevmemden ötürü beni affetti.” dedi.


Ölüm hastalığında, Ma’rûf-i Kerhî’ye “Vasiyet et!” teklifinde bulunuldu. Bunun üzerine şunları söyledi: “Öldüğüm zaman iç gömleğimi sadaka veriniz! Zira dünyaya anadan dogma üryan geldiğim gibi, isterim ki, o şekilde dünyadan çıkmış olayım.”


Bir gün Ma’rûf-i Kerhî beraberinde yetim bir çocuk olduğu halde, Seriyy’üs-Sakâtî’nin dükkânına geldi ve: “Bu yetimi giydir!” diye teklifte bulundu. Seri der ki: “Yetimi giydirdim.” Ma’rûf-i Kerhî sevinerek şu duâyı yaptı: Cenâb-ı Hâkk sana dünyayı mebğuz (nefret edilen) göstersin. İçinde bulunduğun zahmet ve meşakkatten seni rahata kavuştursun! Bugün içinde bulunduğum durumların hepsi Ma’rûf-i Kerhî’nin duâsının bereketindendir.


(İmâm Kuşeyri, Kuşeyri Risâlesi, 46-47.s.)