Bir hadîs-i şerîfte: “Allâhü Teâlâ katında en büyük gün kurban bayramı günleridir” buyuruldu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kızı Fâtıma (r.anhâ)’ya: “Ey Fâtıma! Kurban kes. Kesilirken yanında bulun ve onu gör. Çünkü o kurbanın kanından yere damlayan ilk damla ile senin bütün günâhların afv ve mağfiret olunur” buyurdu. Yine bir hadîs-i şerîfte: “Dâvud (a.s.), “Yâ Rabbi, ben Muhammed (s.a.v.)’in ümmetinden, kurban bayramında kurban eden kimsenin sevâbı nedir?” diye münâcât eylediğinde, Allâhü Teâlâ: “O kimseye, kesilen kurbanın her kılı için on sevâb verilir, ondan on günâh silinir. Cennette derecesi on kat yükselir” buyurdu. Sonra yine Dâvud (a.s.), “kurbanın karnını yardığı zaman, sevâbı nedir?” dediğinde, Allâhü Teâlâ, “onu, açlık ve susuzluktan ve kıyâmet gününün şiddet ve korkularından emin ve selâmette olduğu halde, mezarından kaldırır. Ey Dâvud! O kurbanın her parça eti karşılığında, Cennet’te deve kadar büyük kuş, ayağı karşılığında bir Cennet burakı vardır. Bedenindeki her tüyüne karşılık Cennet’te bir köşk, başında her teli karşılığında hûr-i ayndan bir câriye vardır. Ey Dâvud! Sen bilmez misin ki, kurban binekdir. Kurban günâhları mahvedicidir. Belâları gidericidir. Ey Dâvud Sen ümmetine kurban ile emret. Zîra kurban, İbrahim (a.s.)’ın oğluna kesilme bedeli olduğu gibi, müminin Cehennem ateşinden kurtulması için de fedâ ve bedeldir” buyurdu.
Bir hadîs-i şerîfte: “Kurbanınızı güzel ediniz. Zîra sizin kurbanlarınız, Sırat üzerinde bineklerinizdir” buyuruldu. Hz. Alî (r.a.) bir gün Meryem sûresi seksen beşinci âyetini okuyup sonra: “Âyet-i kerîmedeki müttakîler, kıyâmet günü seçilmiş atlar üzerine binerler. O güzel atları kurbanlarıdır. Müttakîler öyle binekler üzerinde getirilir ki, kimse onlar gibisini görmemiştir. Üzerlerinde altından eyerler vardır. Yuları zeberceddendir. Müttakîler kafilesi bu bineklerle Cennete girerler. Hattâ Cennetin kapısını çalarlar” buyurdu.(Hz. Seyyid Abdulkâdir Geylani, Gunyetü’t-Tâlibin, s.350)