Kuran İnsanlığa Lazım Olan Herşeyi Muhtevidir

Kuran İnsanlığa Lazım Olan Herşeyi Muhtevidir başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Kur’ân-ı Kerîm beşikten mezara kadar insanları ilgilendiren her konuya temas ettiği gibi, istikbâlde keşfedilecek veya keşfine çalışılacak birtakım ilmî, fennî gerçekler hakkında da açık veya kapalı beyânlarda bulunur.

Meselâ; güneş, ay ve semavî ecramdan her birinin birer felekte (yörüngede) yüzdüğü, her canlının sudan yaratıldığı (Enbiyâ s. 30-33), güneşin karargâhı, durak yeri için seyr- ü cereyan ettiği (Yâsîn s. 38), göklere denge kanununun koyulduğu (Rahman s. 7), göklerin ilk halinin gaz olduğu (Fussilet s. 11), bütün insan zürriyetinin Hz. Âdem (a.s.)’da zerreler (genler) halinde bulunduğu (A’raf s. 173), tarımsal ürünlerin ilkah edici, aşılayıcı rüzgârlar vasıtasıyla husûle geldiği (Hicr s. 22), bazı hayvanlarda özellikle arılarda görülen hârikulâde ince işlerin onlara Allâh (c.c.) tarafından ilhâm edilmek suretiyle yaptırıldığı (Nahl s. 68-69), yerde yürüyen, havada uçan hayvanların da insanlar gibi birer topluluk oldukları (En’am s. 38), yerde olduğu gibi göklerde de canlı varlıklar bulunduğu ve bunların bir gün bir araya gelecekleri (Şûrâ s. 29), ruhu anlamaya insan ilminin yetmeyeceği (İsrâ s. 85), uzayın gittikçe genişletildiği (Zâriyât s. 47), cansız, dilsiz sanılan şeylerin de Allâh (c.c.)’u tesbih ve tahmid etmekte oldukları, fakat bunu insanların anlayamayacakları (İsrâ s. 44)… daha birtakım konulara on dört asır önce işaret edilerek ilim-fen âlemine yeni inceleme ve araştırma ufukları açar.


Kur’ân-ı Kerîm yalnız Müslümanlar tarafından değil, Müslüman olmayan insaflı birçok ilim adamları tarafından da incelenerek, lâyık olduğu takdir ve saygıyı görmüştür. Nitekim Fransa’nın en tanınmış müşteşriklerinden Gaston Carre da şöyle der: “Kur’ân cihan medeniyetinin dayandığı temelleri muhtevidir. O kadar ki, bu medeniyetin İslâmiyet tarafından neşrolunan esasların uyuşumundan vücut bulduğunu söyleyebiliriz.”
Bunu nakilden maksat; Kur’ân-ı Kerîm’i yabancıların görüşleriyle desteklemek değil, Kur’ân hakkında bilgi sahibi olmadan tenkide yeltenen kimselere ikâzdır.


(M. Asım Köksâl, İslâm Tarihi, 8.c., 852.s.)