Küfür ve İnkarın Mahiyeti

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in getirdiği zarurî olarak bilinen hususlarda O (s.a.v.)’i tasdik eden herkes mü’mindir. O (s.a.v.)’i tasdik etmeyen kimse, ya bunların tamamında veya bir kısmında O (s.a.v.)’i tasdik etmemiştir ki, işte bu kimse kâfirdir. Buna göre küfür, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in getirdiği zarurî olarak bilinen şeylerin, herhangi birinde O (s.a.v.)’i tasdik etmemektir. Meselâ, Yaratıcının varlığını, veya O’nun âlim, kâdir, muhtâr (irâde ve ihtiyar sahibi) olduğunu veya tek, noksanlardan ve kusurlardan münezzeh olduğunu veya Hz. Peygamber (s.a.v.)’in nübüvvetini veya Kur’ân-ı Kerîm’in doğruluğunu, veyahutta namazın, zekâtın, orucun ve haccın farz olması; faizin, içkinin haram olması gibi kesin olarak bildiğimiz dinî ahkâmı inkâr eden kimse kâfir olur. Çünkü bu, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in dininden olduğu zarurî olarak bilinen şeylerde, Resulullah (s.a.v.)’i terketmek demektir.
Fakat, Cenâb-ı Allâh’ın ilmiyle âlim veya zatından dolayı âlim olması, Cenâb-ı Allâh’ın görülüp görülemeyeceği, kulların amellerinin yaratıcısı olup olmadığı meseleler gibi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in dininden olduğu delil ile bilinen, fakat bu iki görüşten birinin sıhhâti, diğerinin batıl olduğu istidlâlle bilinen şeyleri, inkâr etmek veya onu tasdik etmemek, imânın mahiyetine dahil olmaz. Bu sebeble de, küfrü gerektirici olmaz. Bunun delili şudur: Şayet bunlardan birisi, îmânın mahiyetinin bir cüzü olmuş olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in o mesele hakkındaki sözü, bütün ümmet arasında yayılır ve bu tevâtürle nakledilmiş olurdu. Bu, bu şekilde nakledilmeyince, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, îmân mefhumunu bu meselelere bina etmediğine delâlet eder. Dolayısıyla, bunları bilmenin imândan olmaması, inkârının da küfrü icâp ettirmemesi gerekir. Bundan dolayı, bu kimseler küfre nisbet edilmez. Din, birtakım zahirî alâmetler ve işaretler tayin eder ve bunları, şer’î hükümlerin dayanağı yapar. Gayr-i müslimlerin dinî alâmetlerini takmak ve zünnâr bağlamak, bu kabil şeylerdendir. Görünen şudur ki, böyle şeyleri yapmak, kişinin Peygamber (s.a.v.) tasdik etmediğine delâlet eder.
(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.475-476)