Allâhü Teâlâ’nın yasaklarının zerresinden kaçınmak, cinlerin ve insanların ibâdetinden daha değerlidir. O halde cenk, saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı âletlerini çalmak, Allâhü Teâlâ’nın emrini tutmamak olur. Çalgı gibi, şarab ve diğer alkollü içkileri içmek, bunları satmak, aynı şekilde haram yemek, erkeklerin ipek giymesi ve yine erkeklerin altın yüzük takması emre uymamak olup haramdır. İpek ve altın kadınlara haram değildir. Cenâb-ı Hâkk’ın sevmeyeceği yerlerde oturmak, zulmetmek ve gücü yettiği, elinden geldiği halde kötülüğe mâni’ olmamak da emre itaatsizliktir. Münkere mâni’ olmaktan âciz ise, oradan uzaklaşmalı, işleyenin yanında durmamalıdır. Emre itaatsizliklerden, ya’nî dînimizde haramlardan biri de, canlı resmi yapmaktır. Ancak ayaklar altında bulunan, yere serilen yaygı ve örtülerde caizdir. Ağaç ve benzeri manzaraların, resimlerin mahzuru yoktur. Emre itaatsizlik, ya’nî haramlardan biri de, kadın ve erkeklerin, hamam ve başka yerlerde (plaj-havuz gibi) başkalarının gözü önünde soyunmaları, çıplak durmalarıdır. Açan da bakan da mel’undur. Kadınların, kızların, her zaman fitneye müsâid olan, gençleri, delikanlıları seyretmek için, dam üzerinde, balkonlarda toplanmaları haramdır. Namazları tamam kılmamak, kırâati eksik yapmak, doğru okumamak, Kur’ân-ı Kerîm’i tegannî ile okuyup, harf ve kelimeleri birbirinden ayırmamak, bunun gibi ezânı tegannî ile okumak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı terk etmek yasaklardandır. Haramlara çok dikkat etmeli, günâh işlemekten çok kaçınmalıdır. Yasak ve haramlardan bâzısı büyük, bâzısı küçük günâhlardır. Hepsinden kaçınmak lâzımdır. Çünkü Allâhü Teâlâ müntekîmdir (intikâm alıcıdır) ve hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Rızasını taatler arasına, gadâbını günâhlar arasına gizlemiştir. Bir günâh işleyip, işleyenin nazarında küçük günâhlardan biri sayılanda, Allâhü Teâlâ’nın gadâbı saklı bulunabilir. Allâhü Teâlâ’nın gadâbından, yine Allâhü Teâlâ’ya sığınırız. (Muhammed Rebhâmi, Riyadü’n-Nâsihin, s.477-478)