Kötü Huyun Kabirdeki Sonucu
Hz. Osman (r.a.)’dan şöyle anlatılır: “Resûlullâh (s.a.v.) bir kabrin başında durdu; ağlamaya başladı, sordular: “Ya Resûlullâh cenneti veya cehennemi mi andınız?” Onlara cevâben Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kabir âhiret konaklarının ilkidir. Oradan kurtulana ötesi çok kolaydır. Ondan kolay kurtulamayana da ötesi çok zordur.”
Abdülhamid b. Mahmud Moğolî (r.a.) anlatıyor: “İbn Abbâs (r.a.)’in yanında oturuyordum. Ona bir cemâat geldi ve şöyle dedi: “Biz hac niyeti ile yola çıktık. Bir arkadaşımız vardı. Zât-ı Sifâh nahiyesine gelince öldü. Hazırlığını yaptık. Sonra gittik; onun için kabir yeri aramaya başladık. Kabrini açınca koca bir kara yılan gördük. Kabrin dibine çöreklenmiş yatıyordu. Orayı bıraktık; başka bir kabir açtık. Onda da aynı şeyi gördük. (Yâni, kabrin dibine, çöreklenen bir yılan) onu da bıraktık. Üçüncü bir kabir açtık; tekrar aynı yılanla karşılaştık. Onu da bırakıp sana geldik.” Bunun üzerine İbn Abbâs (r.a.) şöyle dedi: “O kara yılan o kulun işlediği bir kötü fiildir. Gidin onu kabirlerden birine gömün. Allâh (c.c.)’a yemin olsun ki, bütün yeryüzünü kazacak olsanız aynı yılanı bulacaksınız. Durumu kavmine bildirin.”
İbn Abbâs (r.a.)’in dediğini diğer arkadaşlarına da anlattılar; çıkıp gittiler. Sonra, onlardan biri şöyle anlattı: “Onu bir mezara gömdük. Hac dönüşü o kişinin evine varıp durumu kendilerine bildirdik. Bir miktar da kadife elbiselik hediye götürdük. Hanımına durumu sorduk. Dedik ki: Onun hâlini dinledin. Acaba onun hayatta ne gibi yaramaz birisi vardı? Şöyle anlattı: ‘O buğday satardı. Günlük yiyeceğini sattığı buğday içinden alırdı; ne kadar alırsa, buğdayın içine o kadar saman ve ekin çöpü doldururdu. Bu şekilde de satardı.”
(Ebul Leys Semerkandî, Tenbihü’l Gafilîn, s.40-41)