Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere vasiyetlerinden biri, ahlâk ve tabiatımızı bozarak, şer’î bir sebep olmadan Allâh (c.c.)’un yarattığı varlıklara karşı kötü huylu olmamamız hakkındadır. Dünya ve âhirette yüksek basamaklara varmak isteyenler, bu ahidle amel etmeye çalışmalıdırlar. Hâkk Teâlâ, Kitab’ında bu yönde bizlere şöyle buyurmaktadır:** “Onlardan bazılarını sabırlı görünce, buyruğumuzla insanları doğru yola davet etmeleri için onları önderler olarak, imamlar olarak göndermiştik” (Secde s. 24)** Şu hadis anlatılır:** “Hâkk Teâlâ, bir kimseye kötülük diledi mi, ona kötü huy ve ahlâk vermiş olur.” (Taberani)** Başka bir hadîste: **“Suyun buzu erittiği gibi, güzel ahlâk da hata ve kusurları silip temizler. Kötü huy ve ahlâk da sirkenin balı bozduğu gibi, insanın amelini bozmuş ve ifsâd etmiş olur.” (Beyhakî)** buyurulmuştur. Rivayet edilen bir hadis-i şerifte: **“Ahiret gününde, benim meclisimden uzakta bulunacak kimse, içinizdeki en kötü ahlâk sahibi kimsedir.” (İmâm Ahmed)** buyurulmuştur. Şu hadîsi anlatılmıştır:** “Güzel huy ve ahlâk, yükselip gelişir, kötü huy ve ahlâk, uğursuzluk getirir.” (Ebû Davud)** Diğer bir hadîste anlatılır: Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’e, “Ey Allâh’ın Resûlü, uğursuzluk nedir?” denince, Efendimiz (s.a.v.), **“Kötü huy ve ahlâktır” (Taberanî)** buyurmuşlardır. Bir hadîste rivayet edilmiştir:** “İşlenmiş bir suç ve kabahât yoktur ki, tevbesi olmuş olmasın. Yalnız bunlardan kötü huy ve ahlâk sahibi, ne vakit tevbe etse, muhakkâk o tevbe ettiğinden daha kötü bir şeyi yapmaya yönelir.” (Taberanî)** Allâh (c.c.) en doğrusunu bilir. (İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.952-953)