Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: “Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!..” (Buharî) Meclisde hazır bulunanlar tarafından: “Yâ Resûlallah (s.a.v.)! bu iman etmiş olmayan kimdir?” diye soruldu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)” Komşusu zulmünden emin olmayan kişi.” buyurdu. Sehl-i Tüsterî (r.âleyh)’in mecûsî bir komşusu varmış. Komşusunun patlayan helâsından sızan lağım Sehl (r.âleyh)’in evinin bir odasına akarmış. Sehl (r.âleyh) de her gün lâğımın önüne bir lazımlık koyar, biriken pis suları kimse görmeden gece karanlığında dışarı dökermiş. Bu hâl uzun bir süre Sehl (r.âleyh)’in ölüm hastalığına kadar devam etmiş. Sehl (r.âleyh) vefat edeceğini anlayınca komşusu mecusiyi çağırtır ve ona: “Şu odaya gir ve orada olana bak” der. Mecusi içeri girer, lağım sızan aralığı ve dolu olan çömleği görünce, “Bu da nesi?” diye sorar. Sehl (r.âleyh), “Uzun süredir senin evinden şu odaya lağım akmaktadır. Gündüz biriken pis suları gece çöplüğe döküyordum. Ecelim yaklaşmasaydı size yine haber vermezdim. Korkuyorum ki, başkaları buna tahammül edemez. Şimdi ne gerekiyorsa onu yap.” Mecusi: “Ey ihtiyar, uzun süre sen bana bu şekilde davranacaksın da ben hâla küfrümde direteceğim mi? Uzat elini “Şehâdet ediyorum ki, Allâh (c.c.)’den başka ilâh yoktur, Muhammed (s.a.v.), Allâh (c.c.)’un elçisidir” der ve müslüman olur. (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.185-186)