Nefisle mücâdele etmekten kesilen, yani nefisle mücâdeleyi başaran kişi, ibâdetlere yönelmek ister. Fakat bu kişi, ibâdetlere yönelmekten kendisini meşgul eden bazı hadiselerin kendisine arız olduğunu görür, bakar, inceler. Kendisini dört şeyin ibâdetten alıkoyduğunu görür. 1. Rızık kaygısı. 2. Çeşitli dünya düşüncesi, 3. Musîbetler. 4. Allâh (c.c.)’un kendisine takdir ettiği kazâ. Birincisi, nefsin öne sürdüğü, rızık bahanesidir. Hayat için elbette gerekli olan rızıkla nefis, insanı ibâdetten alıkoymaya çalışır. İkincisi, akla gelen çeşitli düşüncelerdir. Korktuğu ve ümid ettiği, arzuladığı veya ikrâh ettiği düşünceler. Bu düşüncelerde iyi veya kötüyü bulacağı endişesi kendisini ibâdetten alıkoyar. Üçüncüsü, şiddetler ve her taraftan üzerine yağan musibetlerdir. Özellikle, kötü insanlardan ilgisini kestiği, şeytânla savaştığı ve nefse zarar verdiği dönemlerde, kişiye ızdırap veren musibetlerdir. Dördüncüsü, çeşit çeşit kazâlardır. Burada insana arız olan dört geçidi aşması, kendisini ibâdetten alıkoymak için üzerine hücum eden bu büyük düşmanları, dört şeyle yenebilir. 1. Tevekkül. 2. İşi Allâh (c.c.)’a havale etmek. 3. Sabır. 4. Rıza. Birincisi, rızık konusunda Allâh (c.c.)’a tevekkül. İkincisi, tedbirini aldıktan sonra işi Allâh (c.c.)’a havale. Üçüncüsü, şiddet ve musibetleri, sabırla karşılamak. Dördüncüsü, kazâ ve kaderi, rızâ ile karşılamak. (İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyân Tefsiri, c.1, s.54-55)