Kur’ân-ı Kerîm, herbiri batılı ilim adamları tarafından araştırma konusu yapılan tıp, astronomi, jeoloji, botanik gibi çeşitli bilim dallarına temel teşkil edecek bilgiler vermektedir. Özellikle insan sağlığını ilgilendiren tıbbî konular önemli bir yer tutmaktadır. Aynı şekilde Peygamberimiz (s.a.v.)’in de sağlıkla ilgili pek çok hadis-i şerifleri var. İşte Tıbb’ın-Nebevî bunlardan oluşuyor. Aslında biz müslümanlar, Hz. Peygamber (s.a.v.)’i tabîb-i kulûb, yani inançsızlıktan ruhları ve dünyaları kararmış insanlara hayat bahşeden, gönül aydınlığı ve ebedî kurtuluş getiren “kalblerin tabibi” olarak tanırız. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tıbba dair hadisleri doktor gözü ile ele alınırsa bir bölümünün genel tıp konularına, fakat pek çoğunun koruyucu hekimliğe, bir kısmının da tedavi edici hekimliğe ait ilaç tariflerinden ibaret olduğu görülür. Bunlar tıbbî tavsiye, öğüt ve reçeteler de olarak özetlenebilir. Bu hadisler bugünkü tıbbî telâkkilerimize uygunluk göstermesinden başka, Arap yarımadasındaki tıbbî uygulamaları düzeltmek ve tıp anlayışına ilmî bir kimlik kazandırmak gibi önemli bir rol oynamıştır. Bunlardan bazıları: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhari) “Seyahate çıkınız, sıhhat bulursunuz.” (Taberanî) “Budala (dini diyâneti iyi olmayan) kadınlara çocuklarınızı emzirtmeyiniz. Zira tesir eder.” (Kenzül-İrfan) “Çörek otu ölümden başka her derde devâdır.” (Buhârî) “Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmek, hacamat vurmak, dağlamak. (Dağlama daha sonra men edilmiştir.) (Buhârî) “Allâh (c.c.) şifanızı sarhoşluk veren şeylerde yaratmamıştır.” (Buhârî) “Peygamber (s.a.v.) Efendimiz baş ağrısından şikâyet eden bir kimseye kan aldırmasını tavsiye etti.” (Müslim) “Gözü ağrıyan birisine Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Sabur ile tedavi et” buyurdu.” (Müslim) (Prof. Dr. Asaf Ataseven, Tıbb-ı Nebevî)