Kelime-i Şehadeti Söylemeye Devam Etmek
Kelime-i Şehadeti Söylemeye Devam Etmek başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz
Rivâyete göre bir genç, ölmek üzere iken, Kelime-i Şehâdet getiremedi. Bunun üzerine, yanında bulunanlar Resûlullâh (s.a.v.)’e gelerek, durumu O (s.a.v.)’e haber verdiler. Resûlullâh (s.a.v.) de kalkıp, bu gencin yanına gelerek ona, Kelime-i Şehâdet’i telkin etmeye başladı. O genç hareket ediyor, sağa-sola dönüyor, ama bir türlü dilini kımıldatamıyordu. Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v.) şöyle sormaya başladı: “Bu namaz kılmaz, oruç tutmaz ve zekât vermez miydi?” Orada bulunanlar, “Hayır Ya Resûlallâh, bunların hepsini yapardı” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Ebeveynine asî olur muydu?” diye sorunca, “Evet, asî olurdu” dediler. Resûlullâh (s.a.v.): “O halde annesini getirin bakalım” dedi. Bunun üzerine, yaşlı ve gözleri şaşı olan bir kadıncağız geldi. Resûlullâh (s.a.v.), “Onu, affetmez misin? Keşke affetsen” deyince kadın, “hayır, onu affetmeyeceğim, çünkü o beni tokatlayarak, gözlerimi bu hale getirdi” dedi. Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v.): “Odun ve ateş getirin” dedi. Kadıncağız: “Ateşi ne yapacaksın?” deyince de, Resûlullâh (s.a.v.): “Onu, sana yaptığının karşılığı olarak, gözünün önünde yakacağım” diye cevap verdi. Bunun üzerine kadın, “affettim, affettim!” dedi. “Ateş için mi onu dokuz ay taşıdım; ateş için mi onu iki sene emzirdim! Nerede annelik merhameti?” Bunun üzerine delikanlının dili çözüldü ve Kelime-i Şehâdet getirdi.
Buradaki incelik şudur: Bu kadın “Rahmâne” olmadığı halde, sadece “Rahîme”dir (bu vasıf onda bulunur). Rahmetin bu kadarcığıyla, kadın oğlunun ateşte yakılmasına müsaade etmedi. O halde, kullarına yardım ettiği halde, kendisine karşı işledikleri suçlardan zarar görmeyen Rahmân ve Rahîm olan zât, yaklaşık yetmiş yıl Kelime-i Şehâdet’i söylemeye devam eden kimsenin ateşte yanmasına nasıl müsaade eder?
(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.328)