İslam’da Kadın
İslam’da Kadın başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
İslâm’da kadının başlıca vazifeleri şunlardır: Kulluk vazifeleri, yâni ibadetlerini yerine getirmektir. Kişisel vazifeleri, namus ve iffetine leke getirecek şeylerden sakınmaktır. Ailevi vazifeleri; kocasının meşru’ isteklerine itaat etmek, çocuklarını terbiye etmek, kocasının malını korumaktır.
Kadın; kocasına, günah olmayan emirlerinde itaat etmelidir. Sahih hadiste Resûlullâh (s.a.v.) şöyle demiştir: “Bir kimseye, herhangi birine secde etmesini emretseydim; kadına, kocasına secde etmesini emrederdim.” (Nesâî)
Allâhü Te‘âlâ şöyle buyuruyor: “Erkekler, kadınlar üzerinde kaimdirler (onların işlerini görürler, yöneticidirler). Bu, Allâh’ın, bazısını üstün kılmış olması ve erkeklerin, mallarından infâk eder olmaları sebebiyledir. Bu durumda sâliha kadınlar, itaatkâr olup Allâh’ın korumasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zamanda da koruyanlardır.” (Nisâ s. 34) Resûlullâh (s.a.v.), bir hadîsinde kadının vazifelerini sayarken şöyle diyor: “Bunlardan biri; kocasının evinden onun izni olmadan çıkmamasıdır. Eğer böyle yaparsa Allâh (c.c.) ve gazâb melekleri ona, tövbe edinceye veya geri dönünceye kadar la’net eder.” (Ebû Dâvud)
Şu Hadîs-i Şerîf’te genel olarak kadının mesûliyetini beyân etmektedir: “Kadın; beş vakit namâzını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği vakit ona, ‘cennetin hangi kapısından istersen gir.’ denilir.” (İbn Hibban)
Bunlara ilâveten; kadın ve erkek ibâdet mükellefiyetleri konusunda, herkesin günâhını kendisinin yükleneceği husûsunda, cürüm işlediğinde verilecek cezâ husûsunda hukuk önünde eşittir.
Resûlullâh (s.a.v.) Vedâ Haccı’nda: “Kadınlar hakkında hayır tavsiyesini kabul edin; onları, Allâh (c.c.)’ın emâneti olarak aldınız, Allâh (c.c.)’un kelimesiyle namuslarını helâl kıldınız.” buyurarak kadına olan ihtimamı açıklamış, onların ne derece kıymetli olduklarını beyân etmiştir.
(Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.253)