Giyim kuşama haddinden fazla özen göstermek uygun olmadığı gibi tamamen ihmâl etmek de uygunsuzdur. “Zâhirî şahsiyet ve kişilik temiz elbiselerdedir” denilmiştir. Âişe (r.anhâ)’dan hikâye edildiğine göre adamın biri Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e geldi. Efendimiz (s.a.v.) adamın perişan hâline bakarak: “Malın var mı? (ya da ne kadar malın var?)” diye sordu. Adam da Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu sorusunu “Allâh bana her türlü maldan verdi” diye cevâpladı. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allâhü Teâlâ bir kimseye ihsân ve ikrâmda bulunduğu zaman o nimetin izini onun üzerinde görmek ister.” (Tirmizî) Ömer ibni Hattâb (r.a.) şöyle demiştir: “İki tip giysiden sakının: Biri çok şöhretli giysi, diğeri de küçümsenen giysidir.” Zengin kendi durumuna göre giyinmeyip de fakir gibi giyinirse bu cimrilik ve pintilik anlamına gelir. Yüksek mevkide olan kimse kalkıp aşağı mevkideki insan gibi giyinirse bu zillet ve aşağılık demektir. Fakir kimse de kendi durumunu dikkate almaksızın zengin gibi giyinirse israf ve saçıp savurma olur. Giyim kuşam konusunda bilinen örf ve âdete bağlı kalmak ve belirli sınıra itibar etmek insanın aklının en büyük delili ve kınanmaya en çok engel olan husustur. Şu da bilinmelidir ki ifrât ve tefrite kaçmadan, giydiği elbiseye dikkat etme konusunda insanın dengeli bir hâlde bulunması kişilik şartlarındandır. Çünkü giyside dengeli hâle riâyetsizlik ve kontrolsüzlük aşağılık ve zillettir. Çokça riâyet edip bütün gayreti elbise özenine sarf etmek de düşüklük ve eksikliktir. (İmâm Maverdî, Edebü’d-Dünya ve’d-Dîn, s.757-760)

Bir Yorum Bırak