Hayatı kolaylaştıran birçok şeyin yan tesirleri olabileceği unutulmamalıdır. Hatta bâzıları, “Acaba faydası mı çok, zararı mı?” diye insanı düşündürecek derecede, iki tarafı da kesen bir bıçak gibidir. İnternet, niyeti bozuk insanın elinde, korkunç bir silaha dönüşüyor. “Cinsel özgürlük” devri başladı hezeyânına uyarak, daha çocukluktan yeni çıkmış gençler, “Ne ayıbı, ne günâhı, dilediğinizi yapın, kendinizi sınırlamayın!” diyerek internet bu yönde kullanılmaya teşvik ediliyor. Sözde pedagoglar tarafından da, “Çocuklarınızın mâsum flörtlerine karşı çıkmayın, bırakın karşı cinsi tanısınlar” yalanı empoze ediliyor. Bunun yanı sıra insanlar bir tüketim canavarına dönüştürülüp, internetten alışverişin kolaylığıyla avlanıyor. Kredi kartları ile internetten alışverişe teşvik edilip insanları bankaların oyuncağı hâline getiriliyor. İnternet bağımlılığından kurtulmak isteyenler günlük kullanım için bir süre belirleyip bunun dışına çıkmamak, bilgisayarı aile bireylerinin ortak kullandığı bir alana taşımak, gün içinde internete girdikleri saatleri değiştirmek, sorun çözülemiyorsa bir psikiyatristen profesyonel yardım almak yoluna gidebilirler. Çocukları internette çok zaman geçirdiği için endişelenen binlerce aile bulunmaktadır. Bu gençler için internete girmeyi yasaklamak çözüm olmadığı gibi gencin internet kafeler gibi daha sağlıksız ortamlara yönelmesine sebep olabilecektir. Bu sebeple saat sınırı koymak daha uygun olacaktır. Gencin, arkadaşları ile internet dışı yollarla iletişim kurması özendirilmelidir. Gençlerin bilgisayar ve internet dışında da hobi geliştirmeleri teşvik edilebilir, aile bu konuda spor yaparak,dînî bilgileri artırmaya yönelik kitap okuma saatleri belirleyerek gence örnek olabilirler. Ayrıca gence belirli sorumluluklar verilmeli, aile içindeki iş bölümüne aktif katılması istenmelidir. İnterneti yenilmesi gereken bir düşman olarak görmek yerine, dozunda ve etkili biçimde kullanıldığında bu çağın tüm bilgisine ulaşmayı ve öğrenmeyi kolaylaştıran faydalı bir eğitim ve iletişim aracı olduğunu da unutmamak gerekir. (Dr. Gökben Hızlı Sayar, Psikiyatri Uzmanı)