İmam-ı Azam Hakkında Söylenenler
İmam-ı Azam Hakkında Söylenenler başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
İmâm-ı Azâm Ebû Hanîfe (r.a.), şüphe yok ki Tâbiîn’dendir ve Allâhü Te‘âlâ’nın: “Bir de onlara, ihsân (sâlih ameller) ile ittibâ edenler var ya, Allâh onlardan râzı olmuştur, onlar da Allâh’tan râzı olmuşlardır” (Tevbe s. 100) kavline dâhildir.
Kâdî Ebû Yûsuf (r.a.), kendisi hakkında: “Hadîsin tefsîrini, İmâm-ı Azâm Ebû Hanîfe (r.a.)’dan daha iyi bilen bir kimse görmedim” demiştir.
Yezîd ibn Hârûn (r.âleyh) ise şöyle demiştir: “Bin kişiye yetiştim, onların çoğundan hadîs yazdım; aralarında beş zâttan daha fakîh, daha fazla verâ sahibi ve daha âlim bir kimse görmedim, onların birincisi, Ebû Hanîfe (r.a.)’dir.”
Abdullah ibn Dâvud el-Hureybî: “Müslümanlar üzerine, namazlarında Allâhü Te‘âlâ’ya, Ebû Hanîfe (r.a.) için duâ etmeleri vâcibdir” demiştir. Çünkü o sünnetleri ve fıkhı muhâfaza etmiştir.
Halef ibn Eyyûb (r.âleyh) şöyle dedi: “İlim, Allâhü Te‘âlâ’dan Peygamber (s.a.v.)’e geldi, sonra O (s.a.v.)’in Ashâbına, sonra Tâbiîn (r.a.e.)’e, sonra da İmâm-ı Azâm Ebû Hanîfe (r.a.) ve ashâbına intikal etti.” Şurası açıktır ki o zaman ilim olarak yalnızca Kur’ân ve hadîs ilmi mevcuttu. Dolayısıyla o zamanda insanların en âlim olanı, Kur’ân ve hadîsi en iyi bilen kimse idi.”
Ümmet, İmâm-ı Azaâm Ebû Hanîfe (r.a.)’in fakîh, müctehid ve fıkıh husûsunda büyük bir imâm olduğunda icmâ etmiştir.
Mis’ar (r.âleyh): “Kim, Ebû Hanîfe (r.a.)’i, kendisiyle Allâh (c.c.) arasında vâsıta kılarsa korkudan emîn ve kendisi için de ihtiyâtı ihmâl etmemiş olacağını ümîd ederim” demiştir.
(Eşref Ali et-Tehanevî, Hadislerle Hanefi Fıkhı-Mukaddime I, s.152-156)