İmâm-ı A’zâm Ebû Hanîfe (r.a.), fıkıh, ilim, takvâ, hâfıza ve zabıt yönünden dünya imâmlarından birisidir. O dindarlığının, ibâdetinin, teheccüdünün, çok Kur’ân okumasının ve geceleri ibâdetle geçirmesinin yanında çok cömert ve çok zekî olan kimselerden sayılır. İmâm-ı A’zâm (r.a.), Kitâb’a ve Sünnet’e önem veren ve hadîs öğrenme konusunda çaba harcayıp, yolculuklara çıkan bir âlimdir. O, sünnetlere, bunları toplamaya, sünnetin kutsal sınırlarını savunmaya, ona karşı gelen veya ondan uzaklaşmak isteyenlere karşı baskı yapmaya çok büyük önem verirdi. Zîrâ Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in sünnetini başka şeylere tercîh ederdi. İmâm-ı A’zâm (r.a.) sika olan güçlü râvîlere yönelen, rivayette zayıf olanları terkeden ilk âlimdir. İmâm-ı A’zâm (r.a.), hadîs ve fıkıhdan ayrılmamış, takvâ ve ibâdete devâm etmiş ve sonunda dünyanın dört bir tarafında görüşlerine başvurulan bir âlim ve kendisine uyulan bir bilgi sığınağı hâline gelmiştir. İmâm-ı A’zâm (r.a.)’in imâmlığı, büyüklüğü, mertebesinin yüceliği, fazîletinin mükemmelliği noktasında görüş birliği vardır. Selef âlimleri, onun takvâsını, zühdünü, ibâdetini, sultânlardan uzak duruşunu, onların kadılık teklîflerini kabûl etmeyişini, ilminin bolluğunu ve hadîs bilgisinin çokluğunu, fıkıhda eşsiz bir zekâya sâhib olduğunu, sünnete bağlılığını övmek için çok şeyler söylemişlerdir. Dünyanın dört bir tarafında kendi zamanında yaşamış önde gelen imâmlar, ona saygı duymuş ve meziyetlerini kabûl etmişlerdir.
(Muhammed Abdurreşid En-Nûmanî, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Hadis İlmindeki Yeri, s.19-21)
İMÂM-I A’ZÂM (R.A.)’IN DUÂSI
“Allâhümme’rzuknâ fıkhen fi’d-dîn ve ziyâdeten fi’l-ilm ve kifâyeten fi’r-rızk ve sıhhaten fi’l-beden ve tevbeten kable’l-mevt ve râhaten ‘inde’l-mevt ve mağfiraten ba’de’l-mevt inneke mâ teşâu kadîr”
Manası: Allâh’ım bizi dinde anlayış sahibi olmakla, ilim çokluğuyla, bol rızık sahibi olmakla, bedenimizi sıhhatle, ölümden önce tevbe; ölüm anında kolaylık ve rahat; ölüm sonrasında mağfiretle rızıklandır. Şüphesiz ki sen dilediğini yapmaya gücü yetensin.