İlmiyle Amel Etmek

İlmiyle Amel Etmek başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere vasiyet ettiği emirlerinden biri de şudur: İlmimizle âmel edemediğimiz takdirde, bu emri, Müslümanlardan yapacaklara öğretip göstereceğiz. Bunu yapmazsak açılan gedik iyice büyür.
İlim her insana kısmet olmamış, Allâh (c.c.) bu ilmi insanların bazılarına kısmet etmiş olmakla beraber, ilimle amel etmek kısmetini de her âlime vermemiştir. Bunu, yani ilimle amel etmeyi ancak bazı kullarına vermiştir. Bazıları da cahil tabakada görüldüğü gibi bunlardan kısmetini alamamıştır. İmâm Şaranî Hazretlerinin hocası Ali el-Havas (r.âleyh) bu konuda şöyle buyururdu: “İlmiyle amel etmeyenlere düşen vazife, o ilmi insanlara ve onunla amel edeceğini umduğu kimselere öğretmeleridir.”
Yine bir defasında şöyle demiştir: “Hangi yönden olursa olsun, aklı başında bir âlim kişi yoktur ki, ilmiyle amel etmiş olmasın. Şöyle ki, emirlere göre amel edip menhiyattan (yasaklar) içtinap ederse, o âlim kesinlikle ilmiyle amel etmiş sayılır. Yeter ki Hâkk Teâlâ (c.c.) ona temiz bir kalp ve iyi niyet rızkı vermiş olsun. Şayet bunun aksini yapar, ilmiyle amel etmez, fakat sahip olduğu bilgisiyle Allâh (c.c.)’un emirlerine karşı geldiğini anlayarak tövbe ederse, yine ilmiyle amel etmiş sayılır. Zira ilim sahibi olmasaydı hidayete eremezdi. Bilerek ameli bırakmak Allâh (c.c.)’a karşı işlenmiş bir suç ve masiyet (günâh) sayılır. Öyle ise her hâl ve kârda ilmin insana faydalı olduğunu anlamış oluyoruz. İlmiyle amel etmeyenlerin ceza göreceklerini bildiren hadisler, günâhlarından tövbe etmeyenler hakkındadır.”
Özet olarak, bir insanın ilmiyle amel etmiş sayılması için masiyete düşmemesi şart değildir. Şart olan günâhta ısrar etmemek veya ısrarda ısrar etmemektir.
(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.60-61)