Ona gelinceye kadar tıp ilmi esâslı usûl ve metodlardan mahrûm ve dağınıkken, Râzi bu ilmi yeniden temellendirmiş ve sistemleştirmiştir. Kızamık ve çiçek hastalığını ilk defa birbirinden ayıran ve tedâvî metodunu bulan odur. Çocuk hastalıkları ile kadın doğum hastalıklarını tarif, tasnif etmiş, teşhis ve tedâvî yollarını göstermiştir. Tenâsül yolları hastalıklarını incelemiş, ameliyatlarda ilk defa hayvan barsağını dikiş ipliği olarak kullanmıştır. Cıvalı merhemleri de ilk defa bulup tedâvîde kullanan odur. Hafif mushilleri, inmelerde şişe çekmeyi, devâmlı ateşli hastalıklarda soğuk suyu ilk olarak tatbîk ve tavsiye etmiştir. Tecrübî metodu uygulamış, bâzı hayvanlar üzerinde deneyler yapmış, tıp târihinde ilk defa kobay kullanmıştır. Râzî, ayrıca psikiyatri üzerinde de çalışmıştır. Ona göre; bedenin sıhhatiyle rûhun sıhhati eşittir. Bu sebeple telkinle tedâvî çok önemlidir. Şüphesiz her şeyin sâhibi, yaratanı Allâhü Teâlâ olduğu gibi şifâyı da gönderen, yaratan O’dur. Sebeplerine iyi yapışıp şifâyı Allâhü Teâlâ’dan beklemelidir. Ebû Bekir Râzî; sükûnet, rüzgâr, rutûbet ve binâların sıhhî tesîsat ve banyoları hakkında da enteresan incelemelerde bulundu. Havanın temizlenmesi için kötü kokuları değiştirmeye, hasta odalarını havalandırmaya ve hastaların temiz su içmelerine îtinâ gösterirdi. Gout (damla hastalığı) ile romatizmayı birbirinden ayırdı. Kalp enfaktüslerine karşı hacamatı uyguladı. Onun hârika keşiflerinden birisi de, böbrek ve mesânesindeki taşları ilaçlarla parçalatması veyâ ameliyatla çıkartmasıdır.
Kimya sahasındaki bilgileri ve tecrübeleri, tıp sahasında tatbîk etmesi, başlıca husûsiyetlerindendir. Gerçek ilmî usûllerle çalışan Râzî, tecrübî kimyanın babası kabûl edilmektedir. Eserlerinin sayısı iki yüz otuz civarında olup kitâb, risâle, makâle şeklindedir. Eserleri, başta tıp ve kimya olmak üzere muhtelif fen ilimleriyle ilgili olup asırlarca Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
(Rehber Ansiklopedisi, c.17, s.21-22)