Hira Dağında İlk Vahyin Gelmesi
Hira Dağında İlk Vahyin Gelmesi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
İmâm-ı Buhârî (r.âleyh), Âişe-i Sıddika (r. anhâ)’dan rivâyet eylemiştir ki: “Vahyin başlangıcı sâdık rü’yâ ile vâki olmuştu. Gördüğü her rü’yânın eseri sabah gibi çıkardı. O zamanda Hira dağına gidip geceleri ibâdet ederdi. Hira dağının mağarasında iken bir Melek geldi: “İkrâ” diye emretti. Yâni: “Yâ Muhammed, Oku!” dedi. Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz Hazretleri de: “Mâ enâ bi-kari” diye buyurdu. Yâni: “Ben okuyucu değilim!” dedi. Resûlullâh (s.a.v) der ki: “Melek beni tuttu, kuvvetle sıktı ve yine salıverip “İkrâ” dedi. Ben de yine “Ben okuyucu değilim” dedim. Üç defa böyle vâki olduktan sonra: “Bütün mevcudatı halkeden ve insânı kan pıhtısından yaratan Rabbinin ismiyle oku! Oku! Bütün kerimlerin kerîmi olan, insana kâlemle yazmayı öğreten ve bilmediği şeyi bildiren Rabbin hakkı için” (Alâk s. 1-5) dedi.”
Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz’e Hira dağında bunlar vâki olunca kalbine korku geldi. Bâzı âzası titreyerek döndü. Hz. Hatîce (r.anhâ)’nın evine geldi: “Zemmilûnî, zemmilûnî! (Beni örtülerle sarın, beni örtülerle sarın!)” diye buyurdu. O (s.a.v)’i sıkıca örttüler. Mübârek kalbinden korku zâil oluncaya kadar yattı. Sonra kalkıp: “Yâ Hatîce! Bana ne oldu? Bunun aslı ne olsa gerek?” diye başından geçenleri anlattı ve: “Ya Hatîce, bana bir zarar olmasından korktum” dedi.
Hz. Hatîce (r.anhâ): “Hâşâ ve kellâ ki, sana bir zarar yetişsin! Sevin, memnun ol, yâ Muhammed (s.a.v.)! Vallâhi, Hâkk Teâlâ aslâ sana zarar eriştirmez. Sen sıla-i rahm edersin (yâni akrabanla görüşme, buluşma). Vahşet üzere olup onlardan ilişkini kesmiş değilsin. Sözüne sâdıksın. Konuklarına ziyafet ve ikrâm edersin. Halkın müşkül işlerine yardım edersin. Hâkk Te‘âlâ sana hiç zarar mı eriştirir?” dedi.
(İmâm Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye, c.1, s.61-63)