Resûlullâh (s.a.v.) çok sıcak bir günde susamış bir köpeğe su veren adamın hikâyesini bizlere örnek olsun diye anlatmıştır. Bu hikâyeye göre çok sıcak bir günde bir adam yolda rastladığı bir su kuyusuna indi ve kuyunun suyundan içerek susuzluğunu giderdi. Kuyudan dışarı çıktığında susuzluktan dili dışarı çıkmış, ıslak yerleri yalayan bir köpeğe rastladı. Bunun üzerine adam tekrar kuyuya indi ayakkabısının birine su doldurarak yukarıya çıktı ve o suyu köpeğe içirdi. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bildirdiğine göre Allâh (c.c.) bu âmelinden dolayı o adamı cennetine koymuştur. (Buharî) Öyleyse bizlerden istenen derecesi ne olursa olsun herhangi bir tââti küçük görmememizdir. Aynı şekilde ne kadar küçük ve ne kadar basit olursa olsun, insan, önemsemediği bir mâsiyeti de Allâh (c.c.) affeder diye düşünmemelidir. Zira önemsemediği o mâsiyet, o kimseyi cehenneme götürebilir. Bunu da Resûlullâh (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde bizlere açıklamıştır: İbn-i Ömer (r.a.) anlatıyor. Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki: “Bir kadın eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünde bulunan haşerattan da yemesine izin vermemişti.” (Buharî) Yani kadın kediye zulmetmesinden dolayı cehenneme gitmiştir. Allâh (c.c.)’un kullarından hiç kimseyi dünyadaki mevkisinden dolayı veya dış görünüşünden ötürü hakir görmeyiniz. Çünkü Allâh (c.c.) o kimsede birçok sırlar gizlemiş olabilir. Bizler bunu bilemeyiz. Belki de o kimsenin Allâh (c.c.) katındaki derecesi yüksektir veya duâsı kabul olunan bir kimsedir de bizim için yaptığı duâyı Allâh (c.c.) kabul eder. (İmâm Şarani, Ölüm-Kıyâmet-Ahiret, s.112-113)