Her İşi Allah (c.c.) Rızası için Yapanlar
Geçmiş büyüklerin ahlâklarından biri ilkeleri çiğnendiğinde Allâh (c.c.) için tepki göstermeleri, tertemiz Şeriat’a destek için hassasiyet sergilemeleri idi. Onlar, Allâh (c.c.)’un rızasını tespit etmedikleri sürece ne bir kişiyi dost edinir ne de bir işi yaparlardı, dünyevî bir amaçla ne birisini sever ne de birisine kızarlardı. Hadiste şöyle buyrulduğu saptanmıştır: “Allâh (c.c.) için sevmek ve Allâh (c.c.) için buğzetmek imânın en güçlü kulplarındandır.”
Gerçekten bir kişi sevâp kazanma amacıyla ama Allâh (c.c.) rızâsı için olup olmadığını dikkate almadan Rabbine ins u cinnin ibâdetinde bulunsa yine de doğru yolun dışında kalmıştır. Allâhü Te‘âlâ, Musâ Peygambere vahiyde bulunup sorar: “Benim için bir amel yaptın mı?” “Evet Rabbim, namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim.” “Bunlar senin menfaatine olan şeyler; benim rızam için birisini dost veya düşman edindin mi?” Allâhü Te‘âlâ böyle buyurunca Hz. Musâ (a.s.), Allâh (c.c.) için sevmenin ve Allâh (c.c.) için buğz etmenin amellerin en değerlisi olduğunu anlar. Ali b. el-Hüseyin (r.a.) şöyle demiştir: “Allâh (c.c.)’a itaat amacı dışında dost olan kişiler yine bu amaç dışında ayrılırlar.” Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) şöyle demiştir: “Birisiyle dostluk kurduğunda seni sevip sevmediğini sorma ama ona karşı gönlüne ve vicdanına bak, kendi vicdanında neleri tespit ediyorsan onun da benzeri duyguları taşıdığını bil.”
Süfyan es-Sevrî (r.âleyh) şöyle demiştir: “Birisi bir bid’at ortaya attığında onun kardeşi olduğunu söyleyen kişi, buna tepki gösterip kendisine kızmazsa onun sevgisi Allâh (c.c.) için değildir. Çünkü sevgisi Allâh (c.c.) için olsaydı, ona isyân bayrağı açana kızardı.”
(İmâm Şaranî, Selef-i Sâlihîn’in, Evliyâullah’ın Yüce Ahlâkı, s.59-60)