Hayr-ı Nessac Hazretleri
Hayr-ı Nessac Hazretleri. Evliyanın büyüklerinden olan Hayr-ı Nessâc lakabı ile meşhûr olup ismi Muhammed bin İsmail’’in hayatını sizler için derledik
Evliyanın büyüklerindendir. Hayr-ı Nessâc lakabı ile meşhûr olup ismi Muhammed bin İsmail’dir.
İnsanlara vaaz ve nasihât ederdi. Allâhü Te’âlâ’nın emir ve yasaklarını anlatırdı. Güler yüzlü ve tatlı sözlü idi. Güzel ahlâkı ile herkesin kalbine tesir ederdi. Hilmi, yumuşaklığı, haram ve şüphelilerden sakınması, nefsinin arzularına muhalefet etmesi, âlimlere ve evliyaya olan muhabbet ve bağlılığı, hep onlardan anlatması mükemmeldi. Sözleri çok tesirliydi. Kerâmetleri, nasihâtleri, hikmetli sözleri meşhurdur.
Nafakasını temin etmek için bazen dokumacılık yapardı. Sık sık da Dicle Nehri sahiline gidip, sakin bir yerde ibâdet ve tâatle meşgul olurdu. Orada kendisine bez dokutanlardan bir kadın, “Bunun ücretini getirdiğimde, sizi bulamazsam ne yapayım?” diye sordu. O da, kadına: “Dicleye atıver” buyurdu. Kadın bildirdiği günde borcu olan parayı getirdi, kendisini orada bulamadı, getirdiği parayı nehire attı. Bir müddet sonra Hayr-ı Nessâc (k.s.) geldiğinde, balıklar ağızlarında kadının attığı paralarla çıkıp kendisine teslim ettiler.
Ebü’l-Hüseyin Mâlik (rh.a.) şöyle anlatıyor: “Hayr-ı Nessâc (k.s.) vefât ettiği zaman yanında idim. Akşam namazı vaktiydi. Vefât edeceği zaman kapıya doğru işâret ederek: “Allahü Te’âlâ sana, benim canımı almayı, bana da namâz kılmayı emretti. Şu anda namaz vaktidir. Ben, bana emrolunanı yapayım. Ondan sonra da sen, sana emrolunanı yaparsın.” buyurdu. O zaman biz, onun Azrâil (a.s.) ile konuştuğunu anladık. Sonra abdest alıp, namâzını kıldı. Yatağına uzandı, gözlerini kapadı ve kelime-i şehadet getirip ruhunu teslim etti.
Vefâtından sonra kendisini rüyada görüp: “Allâhü Te’âlâ sana nasıl muamele eyledi?” diye sordular. “Bana bundan sormayın, fakat ben, haramlarla ve günâhlarla dolu alçak dünyadan kurtulup rahata kavuştum” buyurdu.
(Evliyalar Ansiklopedisi, 1637-1638.s.)