Resûlullâh (s.a.v.)’e salı günü hakkında sual ettiler. Resûlullâh (s.a.v.): “Kan günüdür, çünkü o gün Havva hayz getirdi. Âdem’in oğlu kardeşini o gün öldürdü. Yine o gün Cercis, Zekeriyyâ, Yahya ve oğlu, Firavun’un karısı Âsiye bînt-i Müzârrın ve Benî İsrail’in bakarası katlolundu. Resûlullâh (s.a.v.) salı günü hacamat yaptırmaktan şiddetle nehyetmişlerdir. Çünkü o günde öyle bir saat vardır ki, kişi hacamat yaptırırsa kanı durmaz ve ekseri hallerde insan kanı durdukdan sonra ölür. Yine salı günü İblis yeryüzüne indi. Yine o gün cehennem yaratıldı ve yine o gün Eyyûb (a.s.) derde tutuldu.” buyurdular. Çarşamba gününden sordular. Cevaben buyurdular ki: “Meşakkât ve azâb günüdür. Çünkü o gün Firavun ve kavmi boğuldular, yine o gün Âd, Semûd ve Sâlih (a.s.) kavmi helâk oldular ve o gün tırnak kesmek nehyolundu. Çünkü çarşamba günü tırnak kesmek baras hastalığına neden olur.” Bazıları çarşamba günü hasta ziyaretini mekruh gördüler. Resûlullâh (s.a.v.)’e perşembe gününden sordular; Resûlullâh (s.a.v.) cevaben; “Hacetlerin yerine getirildiği gündür. Gerektiğinde sunanların huzûruna da perşembe günü çıkılır. Çünkü İbrahim (a.s.) Mısır melikinin huzûruna perşembe günü çıktı, hacetini gördü ve Mısır meliki ona Hâcer’i hediye eyledi.” Resûlullâh (s.a.v.)’e cuma gününden soruldu cevaben: “Nikâh günüdür. Âdem (a.s.) Havva ile, Yûsuf (a.s.) Züleyha ile, Mûsâ (a.s.) Şuayb’ın kızıyla, Süleyman (a.s.) Belkıs ile ve Resûlullâh da Hâtice ve Âişe ile cuma günü nikâhlandılar” buyurdu. Abdullâh İbn-i Mes’ud (r.a.)’den rivâyet olunduğuna göre şöyle demişdir: “Kim cuma günü tırnaklarını keserse, Allâhü Teâlâ ondan dertleri çıkarır, yerine şifâ koyar.” (Ruhu’l Beyân, c.2, s.6) (Hz. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.), Yunus ve Hud Sûreleri Tefsiri, s.9-10)