Namazların içinde en üstün, en değerli, en fazîletli namaz, Cuma namazıdır. Haftanın günleri içinde en üstün, en değerli, en fazîletli gün Cuma günüdür. Cuma günü, Allâh (c.c.) indinde Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinden daha değerlidir. Arefe günü (kurban bayramından önceki gün) ise Cuma gününden efdaldir. Fakat Ahmed b. Hanbel (r.âleyh) Hazretleri’ne göre Cuma günü arefe gününden de efdaldir. Ebû Hüreyre (r.a.)’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki Allahü Teâlâ her Cuma günü altıyüz bin kişiyi affedip cehennemden âzâd eder.” Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: “Cuma günü veya gecesi vefat eden müslümana şehid sevabı verilir ve o kimse sıkıntılarından korunur.” (Tirmizî) Cuma gününde, hangi vakit olduğu belli olmayan bir zaman dilimi vardır. Bir kimse o vakitte Allâh (c.c.)’a dînî veya dünyevî bir ihtiyacı için duâ etse de bu duâsı o bilinmeyen vakte denk gelse, Allâh (c.c.) o kimsenin duâsını muhakkâk kabul eder ve istediğini hemen verir. Allâhü Teâlâ Âdem (a.s.)’ı Cuma günü ikindiden sonra yarattığı için, bazı âlimler Cuma günündeki o kıymetli vaktin Cuma günü ikindiden sonraki vakit olduğunu söylemişlerdir. Kadı lyaz (r.âleyh) bu vaktin, imamın minbere çıkıp oturmasıyla Cuma namazının farzını kıldırıp selâm vermesi arasındaki vakit olduğunu söylemiştir. Cuma gününe temiz elbiselerini hazır ederek Perşembe günü akşamdan hazırlan. O vakit, fazîlet bakımından Cuma günündeki zamanı bilinmeyen o değerli vakte denktir. (Huccetül İslâm İmâm Gazâlî (r.âleyh), Nasıl İyi Bir Kul Olunur?, s.244-247)