Evlad ile Karşılıklı Haklar

Evlad İle Karşılıklı Haklar başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
“Rabbin, kendisine kulluk etmenizi ana babanıza da iyi davranmanızı kesin olarak emretti…” (İsrâ s. 23) meâline gelen âyetin tefsiri, İbn Abbas (r.a.)’dan naklen şöyle anlatıldı: “Allâh (c.c.)’a itaat ediniz. Sonra ana babanıza iyilik ediniz. Onlara şefkat gösteriniz; yumuşak davranınız.”
Âyetin devamında:
“Onlardan biri ya da ikisi yanında ihtiyarlarsa, sakın onlara “öf!” bile demeyiniz!” (İsrâ s. 23) Yâni, onlara kötü söz, düşük ve çirkin laf atmayınız. Bir mânâya göre de şöyle demeye gelir: Anan, baban senin yanında yaşlanır; büyük küçük abdestlerinin alınmasına muhtaç olurlarsa, onların yanında burnunu tutmayasın. Yüzünü ekşitmeyesin. Sen henüz küçükken onlar senin bu ihtiyacını hem de senden daha çok severek isteyerek giderdiler.
Bununla birlikte evladın da anne baba üzerinde hakları vardır. Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Çocuğun babada hakkı üçtür: Doğunca, ona güzel bir isim koymak, aklı ermeğe başladığı zaman, Kur’ân okumayı öğretmek, kendini bilince evlendirmek.”
Dediler ki: “Salih zatlardan biri, oğlundan hiçbir şey istemedi. Bir şeye ihtiyaç duyduğu zaman, başkasına söylerdi. Bunun sebebini sordular, şöyle anlattı: “Bir şey istediğim zaman; oğlumun bana karşı gelmesinden korkuyorum. Bana karşı gelince de ateşe hak kazanır. Ben çocuğumun ateşte yanmasını istemem.”
Kendisinin bağışlanmasını isteyip duâ eden bir çocuk bırakan kimse için bu amel öldükten sonra da ecir getirir. Benzer şekilde, baba çocuğuna Kur’ân okumayı öğretmez; kötülük yollarını öğretirse, günâhı babasına yazılır. Çocuğun günâhı da eksilmez. Şu dört şey insanın saadetindendir: Hanımının iyi bir hanım olması, iyiliği seven çocuklarının olması, tanışıp bildiği kimselerin yararlı kimselerden olması, rızkını kendi ülkesinde kendi memleketinde kazanması.
(Ebu’l-leys Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn, s.134)