Ebû Hanîfe (r.a.) tâbiîlerinin çokluğu ve mezhebinin dünyanın dört bir tarafına yayılmasıyla diğer imâmlardan ayrılır. Dünyanın yarısı, hatta üçte ikisi ona tâbi olmuştur. Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi, tedvin (toplayıp kitap haline getirme) açısından da mezheblerin ilkidir. İmâm-ı Şa‘ranî (r.âleyh), el-Mizan isimli eserinde şöyle der: “Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi, mezheblerin içinde ilk tedvin edilen ve bazı keşif ehli kimselerin ifâde ettiği üzere en son yok olacak olan mezhebdir. Allâhü Te‘âlâ onu dîni ve kulları için imâm olarak seçmiştir. Ebû Hanîfe (r.a.)’in ardından gidenler kıyâmete kadar asırdan asıra artarak devam edecektir. Bu mezhebe mensup kimse, girmiş olduğu bu yoldan çıkması için hapsedilip dövülse bile bu isteğe boyun eğmez. Allâh (c.c.) ondan, ardından gidenlerden ve hem kendisine ve hem de diğer imâmlara karşı edeb ve terbiye sınırları içinde kalanlardan râzı olsun.” Şa‘ranî (r.âleyh), el-Mîzân’ın başka bir yerinde ise şöyle der: “Yüce Allâh dînin kaynağına ulaşmayı bana bahşedince bütün mezheblerin aynı kaynaktan beslendiğini ve dört imâmın mezheb derelerinin gürül gürül aktığını ve yokolup gitmiş mezheplerin tümünün birer taşa döndüklerini gördüm. Deresi en uzun olan âlimin Ebû Hanîfe (r.a.) olduğunu müşâhede ettim. Sonra sırasıyla Mâlik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel (r.a.e.) gelmektedir. Bu müctehîdlerin içinde deresi en kısa olan Dâvûd (r.âleyh)’in mezhebi olan zâhiriyye mezhebidir. Dâvûd’un mezhebi hicrî V. asırda yok olup gitmiştir. Ben bunu, adı geçen imâmların mezheblerine göre amel süresinin uzunluğu veya kısalığına yordum. Keşif ehli kimselerin söylediklerine göre Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi nasıl ilk tedvin edilen mezhep olmuşsa aynı şekilde en son yok olup gidecek mezhebdir.” (Misvâk Neşriyât, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Hadis İlmindeki Yeri, s.65-67)