EDİLLE-İ ŞER’İYYE (ŞER’Î DELİLLER) Muhterem Ömer Öztürk Bir müslümanın Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat çizgisinden ayrılmamak için hayatı boyunca azami gayret sarfetmesi gerekir. İslâm ahkâmının “Edille-i Şer’iyye” denilen dört dayanağını olduğu gibi kabul edip bunların dışında hiçbir yoruma itibar edilmemesi gerekir. Bilindiği üzere Edille-i Şer’iyye dörttür. Bunlardan birincisi Kitap, yani Kur’an-ı Kerim’dir. İkincisi Sünnet, yani Resûlullâh (s.a.v.)’in söz, fiil ve hareketleridir. Üçüncüsü İcma-i Ümmet, yani bir hususta Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’in aynı görüşte toplanmasıdır. Dördüncüsü de Kıyâs-ı Fukaha, yani fıkhı iyi bilen müslüman ulemânın kıyâs yolu ile hüküm vermesidir. Bir müslüman Edille-i Şer’iye’nin sınırları içerisinde kalmak mecburiyetindedir. Kimsenin bunlar dışına çıkma, değişik yorumlar getirme hakkı yoktur. Bunun yanında Nebi (s.a.v.)’in günlük yaşantımıza ait bizleri serbest bıraktığı hususlar vardır. Bu durumlar için İmâm-ı Azam (r.a.) örfe göre karar verilmesini söylemiştir. İmâm-ı Azam (r.a.) bunu tabi ki Resûlullâh (s.a.v.)’e ittibaen söylemiştir. Nebi (s.a.v.)’in tüm insanlığa kıyâmete kadar lazım olacak temel meselelere çözüm getirdiği Vedâ Hutbesi’nde *“Sizin kadınlar üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Kadınların sizin üzerinizde ki hakkı bulunduğunuz yerin örf ve adetine göre giyim ve yiyimini temin etmektir.” (Müslim*) buyurmuşlardır. Burada Nebi (s.a.v.) örfe kapı açmıştır. İmâm-ı Azam (r.a.) da bunu Resûlullâh (s.a.v.)’in bu iznine binâen söylemiştir. Bu yüzden ulemâ birçok hususta da bulundukları bölgenin örfüne göre karar vermiştir. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.48)