Duanın Ne Faydası Var?

 
“Allâhü Te‘âlâ’nın kazâ ve kaderini değiştirecek hiçbir kuvvet olmadığına göre duânın ne faydası var?” diye sorulursa; bilmiş ol ki, dua ile belânın reddi de ilâhî kazâ kapsamındadır. Duâlar, belâların reddine ve ilâhi rahmetin celbine sebeb olabilir. Kalkan, okun geri tepmesine; yağmur, bitkilerin bitmesine sebeb olduğu gibi, duâlar da ilâhî rahmetin celbine ve belâların reddine sebeb olurlar. Ok ile kalkan karşılaştıkları zaman kalkanın oku geri ittiği gibi, belâ ile duâ karşılaşınca duâ, belâyı geri iter. Bu da Allâh (c.c.)’un bir kazası ve hükmüdür. Allâh (c.c.)’un kazâsına rızâ, sebebe müracaat etmeye mâni değildir. Nitekim Allâhü Te‘âlâ: “Tedbirinizi alın” (Nisâ s. 71) buyurmuştur.
Tohum ekildikten sonra sulamaya ne hâcet, eğer bu mahsûlün bitmesini Allâh (c.c.) takdir ettiyse bitecek, takdir etmedi ise bitmeyecek, sulamağa ihtiyâç yok, denemez. Belki sebeblere başvurmak mecbûrîdir. Asıl kazâ, esbâbı (sebepleri), müsebbebata (neticelere) bağlamaktır. Hayrı takdir eden, onu bir sebebe bağlamış; şerri takdir eden de onu defetmek için sebepler hazırlamıştır. Aklı başında olan kimse bu bâbta tenâkuz olmadığını kolayca kavrar.
(İmâm-ı Gazâlî (r.âleyh), İhyâu Ulûmi’d-dîn, c.1, s.958)
Dua: “Allâhümme innî daîfun fe kavvi fî rıdâke da’fî ve huz ilelhayri binasiyetî vec’alil islâme müntehâ rıdaye. Allâhümme innî daîfün fekavvinî ve innî zelîlün feizzenî ve innî fakîrün ferzuknî.”
Anlamı: Allâh’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızân yolunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl! Allâh’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; zelîlim, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.”
(İmâm Suyutî, el-Câmiu’s-sağir, 2882)