Din Gününün Meliki

Din Gününün Meliki başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Cenâb-ı Allâh, kendisini: “Din Gününün Melîki” olarak tavsif edince, adâletinin tam olduğunu âlemlere açıklayarak şöyle buyurmuştur: “Senin Rabbin kullarına asla zulmetmez.” (Fussilet s. 46) Sonra Cenâb-ı Allâh, adâletini şöyle açıklamıştır: “Biz kıyamet gününde adâlet terazileri koyacağız. Artık hiç bir kimse, en ufak bir zulme bile uğratılmayacaktır.” (Enbiyâ s. 47)
Dolayısıyla Allâh (c.c.)’un Din Günü’nün yegâne gerçek Melîk’i olması, adâleti ile tahakkuk edecektir. Mecazî manada melîk olan (dünya idarecileri) âdil olursa, meşru hükümdar, aksi takdirde batıl melik olur. Eğer hak ve âdil bir melik olursa, onun adâletinin bereketinden âlemde hayır ve huzur meydana gelir. Eğer zalim bir hükümdar olursa, âlemden hayır ve bereket kalkar.
Nûşirevân bir gün ava çıkmış ve iyice susamış. Bir bahçeye girince nar ağaçlarını görmüş ve oradaki çocuktan bir nar istemiş. Aldığı narı yarıp suyunu içmiş, çok hoşuna gitmiş ve sahibinden bu bahçeyi satın almak istemiş. Sonra çocuktan bir nar daha istemiş. Bu narı da sıkarak suyunu çıkarmış, ama bu sefer suyunun az miktarda, acı ve buruk olduğunu görmüş. Bunun üzerine çocuğa: “Bu nar niçin böyle çıktı?” demiş. Çocuk, “Belki de beldenin meliki zulme niyetlenmiştir. Onun zulmünün uğursuzluğundan da nar bu hale gelmiştir.” demiş. Nûşirevân, bunun üzerine, bu zulümden tevbe etmiş ve çocuktan bir nar daha istemiş. Bu narı da sıkarak suyunu çıkarmış ve ilk nardan daha tatlı olduğunu görmüş. Çocuğa, “Narın tadı niçin değişti” deyince, çocuk; “Belki de beldenin meliki zulmünden tevbe etti.” diye cevap vermiş. Nûşirevân, bunu çocuktan duyup kalbindekine tam tamına uyduğunu görünce zulümden tevbe etmiş ve dünyada adâletle şöhret bulmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Ben âdil bir hükümdarın zamanında dünyaya geldim.”
(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.335)