Namazın anahtarı temizliktir. Kabirde de ilk önce temizlikten yani namaza abdestsiz durulup durulmadığından sorulacaktır. Namaz kılacak kimselerin abdest alması, âyeti kerimede şöyle emredilmektedir: “Ey imân edenler! Namaz kılmak istediğiniz zaman yüzlerinizi yıkayınız, dirseklerinizle beraber ellerinizi de yıkayınız. Başlarınızı meshediniz. Topuklarınızla beraber ayaklarınızı da yıkayınız.” (Mâide s. 6) Peygamber (s.a.v.), “Kim abdeste devam ederse, şehit olarak vefât eder” buyuruyor. Bu hadis-i şerif daima abdest bulunmanın şehitlik mertebesine vesile olduğunu göstermektedir. Hz. Osman (r.a.), halifeliği zamanında bir gün su istedi ve abdest aldı. Sonra güldü ve “Neden güldüğümü sormayacak mısınız?” dedi. Arkadaşları: “Neden güldünüz ey mü’minlerin emiri?” dediler. Hz. Osman (r.a.): “Resûlullâh (s.a.v.) bir gün benim gibi abdest aldı. Sonra güldü. “Neden güldüğümü sormayacak mısınız?” dedi. Ashâb-ı Kiram (r.a.e.): “Neden güldünüz yâ Resûlallah?” dediler. Resûlullâh (s.a.v.): “Kul (abdest almak için) yüzünü yıkarsa, Allâh (c.c.) onun yüzüne isabet eden bütün günâhları siler. Kollarını yıkadığında da ayaklarını yıkadığında da böyle yapar” buyurdu. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: “Abdeste Allâh (c.c.)’un ismini zikretmeden/ anmadan (yani Besmele okumadan) başlayanın sadece abdest organları temiz olur. Allâh (c.c.)’un ismini zikrederek başlayanın ise her tarafı temiz olur.” Bir kimse abdest organlarını abdest niyetiyle değil de serinlemek için yıkasa, abdest almış olur ama abdest sevâbı kazânamaz. Fakat bu abdest ile ezânı işittiğinde kalkıp namazını kılarsa namazı sahihtir. Şeyh Sühreverdî (k.s.) diyor ki: “Abdestli uyuyanın ruhu Arş’a yükselir. Rüyası doğru çıkar.” (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü’l- Alâiyye, s. 29-778)