Şeyh Muhyiddin-i Arabî (k.s.) hazretleri, “el-Futûhatü’IMekkiyye”
isimli kitabının vasiyetlerinde şöyle der:
Bizim yanımızda insanların ileri gelenlerinden biri cüzzam
hastalığına mübtelâ oldu. Cüzzam hastalığından Allâhü
Te‘âlâ hazretlerine sığınırız. Onu gören bütün tabipler (ve mahir
doktorlar) onun için;
– “Cüzzam hastalığı tam olarak bu adama yerleşmiş! Bu
hastalığın artık tedâvi edilmesi mümkün değildir!” dediler.
Kendisine Sa’d es-Suûd isimli bir muhaddis ve medreselerde
hadis-i şerif öğreten zât onu gördü. Bu zâtın Efendimiz
(s.a.v.) hazretlerinin hadîs-i şerîflerine îmânı tam idi. Muhaddis
sordu:
– “Ey hasta! Neden kendini tedâvi ettirmiyorsun (Allâhü
Te‘âlâ hazretler dert vermiş ise derman da vermiştir! Neden
doktorlara gitmiyorsun?)” Hasta olan zat;
– “Efendim! Benim hastalığımın ilâcı ve tedâvisi yokmuş!”
dedi. Sa’d es-Suûd buyurdular:
– “Tabipler yalan söylüyorlar! (Ya da bilmeden konuşuyorlar)!
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bütün tabiplerden daha
uzman ve mahir bir tabip idi. Ve Efendimiz (s.a.v.) hazretleri,
çörek otunun tohumu hakkında şöyle buyurdular: “Muhakkak
ki o (çörek otu tohumu) bütün hastalıklara şifâdır…”
Senin başına gelen bu cüzzam hastalığı da bu hadîs-i
şerîfte mutlak olarak zikredilen hastalıklardan biridir.
Sonra o muhaddis Sa’d es-Suûd:
– “Bana çörek otu tohumu ile bal getirin!” dedi.
Çörek otu habbeleriyle balı birbirine karıştırdı. Hasta adam
o karışımı bütün bedenine sürdü. Başına, yüzüne, kollarına
ve ayaklarına… Ve ondan biraz yedi. Bir saat kadar öylece
adamı olduğu halde terk ettiler.
Bir zaman sonra adam gidip yıkandı. Onun o cüzzamlı
derileri soyuldu. Yepyeni bir deri çıktı. Saçından düşenlerin
yerine yenisi çıktı. Adam cüzzam hastalığından şifâ buldu.
Eskiden âfiyette olduğu hal üzere geldi.
(İsmail Hakkı Bursevi (k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri, c.9 s. 709-710)