Çocuk Yetiştirmede Dikkat Edilecek Hususlar
Çocuk Yetiştirmede Dikkat Edilecek Hususlar. Çocuklarını küçükken ilim meclisine, sâlihlerin sohbetine, cömertliğe ve diğer güzel ahlâklara, sâlih amellere alıştırmalıdır. Böylece daha küçükken huy edinirler, alışırlar
Erkek çocuklara, ipek kaftan, takke, kuşak ve sâir ipekli elbiseler giydirmemelidir. Erkeklerin ipek giymesi caiz değil, haramdır. Kadınlara helâldir. Erkek çocuklara giydiren günahkâr olur. Saf ipekten elbise giymek haramdır. Sun’î ipek giymek erkeklere de helâldir. Çünkü bunlar, pamuk bileşikleridir. Saf ipek olan kumaştan yastık yapmak, oda döşemek, perde yapıp kapıya ve diğer yerlere asmak da Ebû Hanîfe (r.a.)’e göre caizdir. Zararı yoktur. İmâm Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed (r.a.e.) mekrûhdur demişlerdir. Bunun gibi bir elbisenin kenarında iki, üç veya dört parmak kadar yaprak gibi ipek olsa zararı yoktur, caizdir.
Erkek çocukların ellerine ve ayaklarına kına yakılmamalıdır. Anası ve babası günâha girer. Erkekleri ve kızları yedi yaşında namaza başlatmalıdır. On yaşına girince namaz kılmazsa dövmelidir. Hadîs-i şerîfte, “Evlâdınıza yedi yaşında iken namaz kılmayı emrediniz. On yaşında döverek kıldırınız.” buyurmuştur. Bunun gibi çocuklarını küçükken ilim meclisine, sâlihlerin sohbetine, cömertliğe ve diğer güzel ahlâklara, sâlih amellere alıştırmalıdır. Böylece daha küçükken huy edinirler, alışırlar ve büyüdükleri zaman da, dünyada Müslümanlar tarafından övülür, Allâhü Te’âlâ katında makbul olup âhirette sâîdler ve sıddîklarla bulunurlar. Çocuklarını nazlamamalı, şımartmamalı, yüz vermemelidir. Ara sıra azarlamalıdır. Çünkü anne ve baba çocuklarına çok yakınlık gösterirse, her sözlerini kabul eder, istediklerini verirse, büyüyünce küstah, egoist ve kibirli olur. Her yerde canının istediğini yaptırmaya çalışır.
Küçük çocuklara süslü elbiseler ve ziynet eşyası ile süs yapmamalıdır. Çünkü büyüdüğü zaman süslü ve kıymetli elbise bulamazsa, aza kanâat etmek güçlerine gidip, Allâhü Te’âlâ’nın ihsân ettiği nimete aşağılık gözü ile bakar, küfrân-ı ni’met etmiş olur.
(Ahmed Kadızade, Bîrgîvî Vasiyetnamesi, Kadızâde Şerhi, 239.s.)