İnsan cennette her ihtiyacını temin eder ve daha fazlasını da temin eder. İnsan cennette bir şeyi arzuladığında sadece hatırından geçirmekle onu derhâl önünde bulur. Cennet ehli arasında kin ve nefret bulunmaz. Çünkü orada her isteyen istediğini anında önünde bulur. Bu yüzden Allâh (c.c) şöyle buyurmaktadır: “(Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde içinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız.” (A’raf s. 43) Yani onlar, cennete girdiklerinde arzuladıklarından çok daha fazla nimetle karşılaşacaklardır. Dünya hayatında insanlar arasındaki mücadele, çekişme ve nefret, herkesin nimetleri kendi tekelinde bulundurmak istemesi esasına dayanır. Birisi yöneticidir, diğeri bu imkânı onun elinden almak için çalışır. Birisi zengindir, diğeri onun zenginliğini elinden almak için çalışır. Dünyada nimetler üzerindeki bu rekâbet cennette yoktur. Çünkü orada Allâh (c.c.)’un nimetleri kullarının ihtiyacından çok daha fazladır. Üstelik insan orada her arzuladığını elde edecektir. Allâh (c.c.) cennet ehlinin benliklerini de kötü huylardan arındıracaktır. Meselâ Allâh (c.c.)’a karşı sorumluluk bilinci duyan bir eşinizin olduğunu, fakat onun bazı huylarının hoşunuza gitmediğini varsayalım. Allâh (c.c.) hoşunuza gitmeyen huylardan onu arındıracaktır. Bu yüzden Allâh (c.c.) Kur’ân’da şöyle buyurmaktadır: “İnanıp, iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.” (Nisâ s. 57) Ancak Allâh (c.c.) niçin “tertemiz eşler” ifadesini kullanmıştır da “tertemiz oğullar ve kızlar” ifadesini kullanmamıştır. Kullanmamıştır, çünkü karı ve koca ailenin direğidirler. Dolayısıyla onlar huzur içinde olurlarsa çocuklar da huzurlu bir ortama kavuşurlar. (Muhammed Mütevelli Şaravî, Kur’ân’da Kıyâmet Sahneleri, s.186-188)