Cehalet ile Dünyaya Dalmak

Cehalet ile Dünyaya Dalmak. Cehâlet ile dünyâya dalmaktan kurtuluşun yolu ise, verâ makamında her bilinmeyeni terk etmek, yakînde de her bilineni almak, kabul etmektir.

Kalbe giren her belânın kesinlikle fuzûlî işlerin sonuçlarından olduğu bilinmelidir.. Bunun temelinde de cehâlet ile dünyâya dalmak, öğrendikten sonra varış yerini (meâd’ı) unutmak yatar. Bundan kurtuluşun yolu ise, verâ (makamın)da her şüpheliyi (bilinmeyeni) terk etmek, yakînde de her malûmu (bilineni) almak, kabul etmektir. (Gerçek akıl ve yakîn sâhibi) sustuğu zaman, câhil onu konuşmayı beceremiyor, merâmını anlatamıyor zanneder oysa onu susturan hikmettir. (Konuştuğu zaman,) ahmak onu saçmalıyor sanır; hâlbuki onu Allâh (c.c.) için nasihat etme isteği konuşturmaktadır. (Câhil,) onu zengin zanneder; ama onun zenginliği iffetli olmak’tır. (Bâzen de) fakir zannedilir; ancak tevâzuundan dolayı öyle görünmektedir.
Üzerine vazife olmayan şeye kalkışmaz; gerektiğinden fazla, tâkatinin üstündeki bir yükün altına girmez. Muhtâc olmadığı şeyi almaz; korumaya vekil olduğu şeyi de bırakmaz. İnsanlar ondan yana râhattadırlar; fakat o ise nefsinden bıkmıştır. Hırsını verâ ile öldürmüştür. Takvâsı ile tamahkârlığına son vermiştir. İlim nûruyla, (nefsi) arzu ve ihtiraslarını tüketir, yok eder. İşte böyle olunmalıdır. Onlar gibilerle arkadaşlık edilmeli, onların izlerine tâbi olunmalı, onların ahlâkıyla edeblenilmelidir. İşte bunlar güvenilir hazînelerdir; onları verip de dünyâyı satın alan aklanmıştır. Onlar, belâlara karşı hazırlıklıdır. Güvenilir dostlardır onlar. Fakir düşersen yardımcı olurlar. Rablerine duâ edince seni unutmazlar.
“İşte onlar Allâh (c.c.)’un fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allâh (c.c.)’un fırkası olanlar umduklarına erenlerin ta kendileridir.” (Mücâdele s. 22)
Allâh (c.c.) kalbini anlayış (fehm) ile genişletsin, göğsünü ilimle aydınlatsın ve niyetini (himmetini) yakîn ile cem etsin.
(Haris el-Muhasibî, Ahlâk ve Arınma)