Ebû Ubeyde (r.a.) katıldığı tüm savaşlarda cesur, kahraman ve atılgan bir asker olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in savaşlarının hepsinde Ebû Ubeyde (r.a.)’in güzel izleri vardır. En acı çatışma Bedir savaşında kalabalık müşrikler ordusu ile sayısı gâyet az olan müslümanlar arasında yaşanmıştır. Ebû Ubeyde (r.a.) bu savaşta müslüman ordusunun en önemli dayanaklarından birisi idi. Ebû Ubeyde (r.a.) bu savaşta tehlikeli bir olayla yüz yüze geldi. Şöyle ki: Hz. Ebû Ubeyde (r.a.)’in babası puta tapmaya sıkı sıkıya bağlı bir kimseydi. Babasının arzu etmemesine rağmen müslüman olması sebebiyle, oğlu Ebû Ubeyde (r.a.) yüzünden babasını müşrikler ayıplıyorlardı. Müşriklerin gözünde Ebû Ubeyde (r.a.) babasına isyân eden birisiydi. Ebû Ubeyde (r.a.)’in babası, hakkında söylenilenlerden etkilenerek Bedir savaşına katılmak istedi. En büyük emeli, putlara ibâdet etmeyi terk ederek müslüman olan oğlunu öldürmekti. Bedir savaşının en şiddetli sırasında, Ebû Ubeyde (r.a.) babasının kendisine saldırmakta olduğunu gördü. Oğul Ebû Ubeyde (r.a.) gözden kaybolup gizlendikçe babası öte yandan dolaşıp bir kere daha oğlu ile karşı karşıya geliyordu. Babanın tüm ısrarı oğlunu ortadan kaldırmak içindi. Oğul Ebû Ubeyde (r.a.) baktı ki babası onu görevini yapmaktan alıkoyuyor, hemen kan bağı duygusundan sıyrılarak; uzak veya yakın kan bağı ayrımı yapmaksızın İslâm düşmanı olan babasının boynunu vurdu. Oğul Ebû Ubeyde (r.a.) ağlıyordu… Çünkü babası İslâm nimetinden mahrum kalmıştı. Onun bu durumunu açıklığa kavuşturmak üzere şu âyet-i kerime nazil oldu: “Allâh (c.c.)’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allâh’a ve Resûlü’ne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin…” (Mücadele s. 22) (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.176-177)