Bir Zamanlar Kaç-Göç Vardı-1

Bir Zamanlar Kaç-Göç Vardı-1 başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.


Eskiden tramvaylarda, vapurlarda, tiyatrolarda, çay bahçelerinde hanımlara mahsus kısım bulunurdu. Erkekler buraya ayak basamazdı. Müslüman âleminde evler, harem ve selâmlık olmak üzere iki kısımdan teşekkül ederdi. Selâmlık, evin erkeğinin, erkek misafirleri kabul ettiği yerdir. Buraya hanımlar girmez. Harem ise hanımların yaşadığı, sadece evin erkeğinin girebildiği ve gecelediği kısımdır. Buraya ise erkek sinek bile giremez. “Benim kayınbiraderim evimize gelip gider.” diyen bir hanıma, Hz. Peygamber (s.a.v.): “Yakın akraba ölüm gibidir” buyurmuştu. Hâlid Ziya’nın Aşk-ı Memnu romanı, bu tehlikeye işaret etmek üzere yazılmıştı.
Kaç-göç, evlerin kapısında başlardı.

Kapıdaki iki tokmaktan tok ses çıkaran büyüğü erkekler; tiz ses çıkaran küçüğü hanımlar içindi. Buna göre kimin geldiği anlaşılırdı. Hz. Peygamber (s.a.v.), bir eve gidildiğinde kapı çalınmasını; kapıya hanımların çıkma ihtimaline binaen kapıda yan durmayı emir buyurmuştu. Aile ile birlikte gidilen ev gezmelerinde erkekler selâmlıkta ağırlanırken; hanımlar da haremde sere serpe oturup, rahatça konuşurlardı. Bu bir cihetle, hanımlara hürriyet ve rahatlık temin ederdi. Modern cemiyetlerde bile, hanım ve erkeklerin bir müddet sonra ayrı topluluk teşkil ettikleri hayretle görülür.


Hanımlar pek mahkemeye çağrılmaz, hâkim kâtiple beraber gidip evinde ifadesini alırdı. Hanımlar pek çarşıya gitmez; bütün ihtiyaçları evin erkeği tarafından temin edilirdi. Elbise, ayakkabı gibi eşyalar, alternatifli alınır; hanım bunlardan beğendiğini seçerdi. İlk mekteplerde, kızlar sağ, erkekler sol tarafa oturur; beş dakika arayla birbirlerine karışmadan sınıftan çıkarlardı. Kızlara mahsus orta mektep ve liseler vardı. Fakültelerde, kızlar arkaya; erkekler öne oturur; araya kalın perde çekildiği gibi; giriş ve çıkışları da ayrı kapıdan olurdu.


(Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)