Berat Gecesinin Fazileti

Berat Gecesinin Fazileti. Berat gecesinin faziletini ayetler ve hadisler üzerinden sizler için derledik

Bu gecenin fazileti Kur’ân ayetleriyle sabittir. Allahu Teâlâ, şöyle buyurur: ‘‘Hâ mîm. Parlak kitap Kur’ân hakkı için, gerçekten, biz, onu, mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz, (Kur’ân hükümleri ile) korkutanlardanız. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırt edilir. (Rızk, ecel, iyi ve kötülükten ibaret işler bu gecede yazılır.) Bu, (hikmetimizin gereği olan) tarafımızdan bir iştir. Çünkü biz peygamber göndereniz. Peygamberi kitabla gönderişimiz de bir rahmettir, ni’mettir. Gerçekten O Semi’dir. “Bütün söylenenleri işitir, alimdir.’’ Her hâli bilir. O göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabbidir, eğer gerçekten inanıyorsanız!’’ (Duhan s. 1-7)
Bu geceye iyiliğinin çokluğu ve âlemlere bereket olması sebebiyle, mübarek gece ismi verilmiştir. Berat Gecesi’nde bir yıl içinde olacak her çeşit olayların hükmü verilir. Bunun için Resûlullâh (s.a.v. buyurdular ki “Allâh (c.c.) bu sene içinde ölecek kimseleri Şaban ayı içerisinde yazar. Ben de ecelimin oruçlu iken gelmesini istiyorum.” (Buhârî)
Ber’ât Gecesi de denir. Çünkü Allâhü Te‘âlâ, bu gecede mü’min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadis-i Şerîf’te: ‘‘Ber’ât Gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinaya devam edenler hâriç, Allâhü Te‘âlâ bütün müslümanları mağfiret eder’’, buyurdu. (Buhârî) Başka bir rivayette “haksız yere müslümanlara düşmanlık edenlerin, yol kesicilerin, kibirlilerin” de af kapsamının dışında olduğu belirtilmiştir. Ravdat-ül Ulemâ’da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcılar da af kapsamı dışındadır.
‘‘Şa’bân-ı Şerif’in onbeşinci gecesi olunca, o geceyi ihyâ ediniz ve gününde oruç tutunuz. Muhakkak ki, Allâhü Te‘âlâ, “mağfiret olunmak istiyen yok mudur, mağfiret edeyim; rızk istiyen yok mudur, rızk vereyim; istiyen yok mudur vereyim” buyurur. Bu hâl, sabaha kadar devam eder.’’ (Buhârî, Müslim, Beyhaki)
(Muhammed Rebhâmi, Riyadü’n-Nasihin, s.278-279)