Batılı Kaynaklara Göre Eski Türkler
Batılı Kaynaklara Göre Eski Türkler başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
“Türk köylüsü doğuştan sahip olduğu liyakat ve zeka itibariyle Fransız ya da Polonya köylüsünden çok üstündür. Hristiyan köylüleri arasında bulunduğu zaman Türk köylüsü, tâbileri arasında bulunan bir asilzadeymiş gibi görünür.” Souvenirs Anecdotiques Sur La Turquie (1820-1870).
“Hürmetkâr fakat şahsiyet sahibi bir adam olarak asilâne hareket eden Türk, mutlak bir müsamaha hissi içinde, bazı sualler sorarak İranlı’nın yaptığı gibi dinî münakaşalara girmekten ictinap eder. Kendi imânı ona yetmekte, misafirinin manevî sırları üzerinde tahkikât yapmayı da edep dışı telakki etmektedir.” Elisee Reclus, Nouvelle Geographie Universelle, 1884.
“Türkler, çok kere tavizler vermek mecburiyetinde kalan, hile ve desiseye müstenid diplomasiyi kendi fatihlik ve efendilik liyakatlerine yakıştırmazlar. Bir Avrupa devleti, Şarktaki bütün kölelerin kurtulmasını temin etse, köleler buna pek memnun olmazlardı. Çocukluğundan beri efendisinin evine alınmış olan köle ailenin bir ferdi haline gelmiştir. Ailenin çocukları ile ev işlerini nasıl paylaşırsa yemekleri de öyle paylaşır.”
“Para kazanmak için oynayan bir adam, yani kumarbaz onların nazarında hırsızdan da âdi bir mahluktur. O kadar ki Türkiye’de kumarbazdan daha aşağı bir mahluk tasavvur edilemez.” “Eski Romalılar gibi, Türkler de, dans etmek için deli yahut sarhoş olmak gerektiğine kanidirler.”
“Sokakta bir kadına rastlayan erkek, hemen başını çevirir. Türkler küstah bir kadından bir çeşit tiksinti ile kaçarlar. Böyle bir kadın onlarda sadece nefret uyandırır. Bir Türk için hiddetlenip kadına el kaldırmak kadar ayıp bir şey yoktur. Böyle hiddetlendiği zaman kadının yanından çekilip gider.”
(Ahmet Djevad, Yabancılara Göre Eski Türkler, s.81)