Ashab-ı Kiram’ın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den Gelen Şerefleri
Ashab-ı Kiram’ın, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den Gelen Şerefleri. Ehli Sünnet uleması, istisnasız bütün ashabın adalet ve sadakatine ittifak etmiştir.
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’i her varlıktan daha fazla sevmek ve saymak lazımdır. O (s.a.v.)’in temiz âlini ve mübarek Ashâbı (r.a.e.)’i sevmek şarttır. Onların şereflerini Cenâb-ı Hâkk şöyle beyân etmiştir: “Muhammed Allâh’ın Peygamberi’dir. O’nun beraberinde bulunanlar ‘Ashâb-ı Kirâm’ kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları rüku ve secde eder halde ‘namaz kılarken’ Allâh’tan sevâp ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden ‘çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen’ nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur, İncil’deki vasıflan da şudur: Onlar filizlerini çıkarmış bir ekine benzerler… Onlardan imân edip salih ameller işleyenlere, Allâh (c.c.) bir mağfiret ve büyük bir mükafat vadetmiştir.” (Fetih s. 29)
“İslâm’a ve dolayısıyla “cennete girişte” ileri geçerek birinciliği kazanan muhacirler ve ensar, bir de güzel âmellerle onların izinden giden müminler “var ya” Allâh onlardan razı olmuştur. Onlar da Allâh’tan razı olmuşlardır. Allâh onlara ağaçları altında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi olarak kalacaklardır, işte bu, en büyük saadettir.” (Tevbe s. 100)
“Size ne oluyor ki, Allâh yolunda “mallarınızı” harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allâh’ındır. Fetihten (Mekke fethi) evvel Allâh yolunda harcayıp savaşanlarınız diğerleriyle bir olmaz. Onlar sonradan harcayıp savaşanlardan fazîlet ve derece yönünden daha büyüktür. Bununla beraber Allâh hepsine hüsnayı (cenneti) vad buyurdu. Allâh bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Hadid s. 10) Bu ayetteki “Küllen” kelimesi açık bir ifade ile Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)’in tamamının cennet ehli olduğunu ifade ediyor.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünetin Akidesi, 296.s.)