Tâbiînden Ebû Amr eş-Şeybânî (r.a.), Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)’den Abdullah ibni Mes’ûd (r.a.)’ın evini eliyle gösterdi, ardından da onun şöyle dediğini söyledi: Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.)’e: “Allâhü Teâlâ’nın en sevdiği amel nedir?” diye sordum. “Vaktinde kılınan namaz.” buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sordum. “Ana babaya iyilik ve itaat etmek.” buyurdu. “Ondan sonra hangisidir?” diye sordum. “Allâh (c.c.) yolunda cihâd etmek.” buyurdu. Abdullah ibni Mes’ûd (r.a.) daha sonra şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bana bunları söyledi; şâyet kendisine sormaya devam etseydim, herhalde daha başka şeyler de söylerdi.” Allâhü Teâlâ’nın en çok hoşnut olduğu üç ibâdetten biri, vaktinde kılınan namazdır. Namaz en önemli ibâdet ve dinin direğidir. Bu sebeple namazı vaktinde kılmalıdır. Allâhü Teâlâ’nın en çok sevdiği ikinci ibâdet, ana babaya iyilik ve itaat etmektir. Bir evlât, onların isteklerini yerine getirmeye ve onları kendisinden râzı etmeye çalışmalıdır. Çünkü onlar, insanın dünyaya gelmesine, Allâüh Teâlâ’yı tanımasına ve cennette ebedî bir hayatı kazanmasına aracı olmuşlardır. Allâhü Teâlâ’nın sevip beğendiği üçüncü ibâdet, Allâh (c.c.) yolunda cihâd etmektir. Çünkü insan, azîz dinini ve vatanını kâfirlerden ancak cihâd ile koruyabilir ve dünyaya yayabilir. Hattâ gün gelir, Allâh (c.c.) yolunda cihâd etmek en önemli ibâdet olur. İslâm’ın öğrenilmesi ve yaşanması için gayret etmek de bir cihattır. Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz, Allâh (c.c.)’un rızâsının nasıl kazanılıp nasıl kaybedileceğini bizlere şöyle bildirmiştir: “İnsan Allâh (c.c.)’un rızâsını ana babasını hoşnut ederek kazanır. Allâh(c.c.)’un gazâbını da onları öfkelendirerek üzerine çeker.” (İmâm Buhârî, Edebü’l-Müfred, c.1, s.16-18)