Hz. Ömer (r.a.)’in Peygamberimiz (s.a.v.)’e nisbet ettirdiği bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “İnsanlar dinar ve dirhem hırsına kapılır, alışverişte birbirilerini aldatır, sığırların kuyruklarına tâbi olur yani ekme biçme işlerine dalar, Allâh yolunda cihadı terk ederlerse, Allah belâ indirir. Dinlerine dönüp, şeriata uygun şekilde yaşamadıkları sürece o belâyı kendilerinden kaldırmaz.” Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir toplumda faiz yaygınlaşırsa muhakkâk içlerinde delilik çoğalır, bir millette zinâ zuhur ederse, içlerinde ölümler (farkedilir derecede çok ölüm) belirir. Bir kavim, tartı ve ölçüde hile yaparsa Allâh kendilerinden yağmuru keser (senelerce kıtlığa maruz kalırlar).” Şöyle rivâyet olunmuştur: “Bir beldede zina ve faiz yaygınlaştığı vakit, Allahü Teâlâ o beldenin yıkılmasını buyurur.”
Bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulur: … Faiz yiyen kimse öldüğü andan kıyâmete kadar kan kırmızısı bir nehirde yüzdürülerek azâb olunur. Dünyada biriktirdiği haram mal kendisine zorla yutturulur. Kıyâmete değin kabirdeki azâbı budur. (Buharî) Allâh (c.c.)’un cennete sokmayacağı sınıflardan birinin de “faiz yiyenler” olduğu hadîs-i şerifte zikredilmiştir. Faiz yiyenler, faiz yemede çeşitli hilelere saptıklarından köpek ve domuz suretinde haşrolunacakları ifade olunmuştur. Nitekim eski kavimlerden biri, cumartesi günü balık avlamaları yasak edilince sahtekârlığa başvurarak cumartesi günü kanallar kazıp bu kanallara düşen balıkları pazar günü avlamaları üzerine hilelerinin cezası olarak Allâh (c.c.) tarafından maymuna dönüştürülmüşlerdi. Allâh (c.c.)’a hilekârların hud’aları (hileleri) saklı kalmaz. Hadis-i şerifte şöyle rivâyet etmiştir: “Allâh faiz yiyene, yedirene, faize şahidlik edenlere ve yazanlara lânet etsin! Bunlar kıyâmete değin Peygamber’in lânetine uğramışlardır.” (Tirmizî)
(İmâm Zehebî, Büyük Günâhlar, s.64-65)