Ahmed b. es-Sabbah’ın nakline göre İmâm-ı Şâfiî (r.a.)’i şöyle anlatmıştır: İmâm-ı Mâlik (r.a.)’e “Ebû Hanîfe (r.a.)’i gördün mü?” diye sorulunca, Mâlik (r.a.) “Evet, öyle bir adam gördüm ki eğer şu sütunun altından yapılmış olduğunu ispat etmek istese delilini getirip ispat edebilir” dedi. Ravh şöyle anlatmıştır: Hicrî 150 senesinde İbn Cüreyc (r.a.)’in yanında bulunuyordum. Birden Ebû Hanîfe (r.a.)’in irtihâl haberi geldi. İbn Cüreyc (r.a.), “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn” âyetini okudu ve acıdan inleyerek “İlim dünyadan göçtü gitti” dedi. Dırar b. Surad anlatıyor: Yezid b. Harun (r.âleyh)’e, “Ebû Hanîfe (r.a.) mi yoksa Süfyân (r.âleyh) mi daha fakihtir?” diye sorulunca Yezid, “Süfyan (r.âleyh) daha çok hadîs bilir ama Ebû Hanîfe (r.a.) daha fakihtir” diye cevâb verdi. İbnü’l-Mübârek (r.âleyh), “Ben fıkıhta Ebû Hanîfe (r.a.) gibisini görmedim. Süfyân es-Sevrî (r.a.) ve Ebû Hanîfe (r.a.) bir mecliste bulunduklarında onların karşısında kim fetvâ verebilir?” demiştir. Ebû Arûbe’nin Seleme b. Şebîb vâsıtasıyla Abdurrezzak (r.âleyh)’ten nakline göre İbnü’l-Mübârek (r.âleyh) “Eğer bir kimsenin re’yine göre konuşması gerekseydi, bu Ebû Hanîfe (r.a.) olurdu” demiştir. Cendel b. Vâlık’ın nakline göre Muhammed b. Bişr (r.a.) şöyle anlatmıştır: Ben Ebû Hanîfe (r.a.) ve Süfyân es-Sevrî (r.a.)’in huzurlarına girer çıkardım. Ebû Hanîfe (r.a.)’e geldiğimde bana “Nereden geliyorsun?” diye sorar, ben “Süfyan’ın yanından geliyorum” derdim. O da “Sen öyle bir adamın yanından geliyorsun ki Alkame ve el-Esved (r.a.e.) (büyük fıkıh alimleri) hazır olsalar onun gibisine muhtaç olurlardı” derdi. Süfyân (r.a.)’e gittiğimde bana “Nereden geliyorsun?” diye sorar, ben de “Ebû Hanîfe (r.a.)’in yanından” diye cevâb verdiğimde bana “Sen yeryüzündeki insanların en fakihinin yanından geliyorsun” derdi. (Misvâk Neşriyât, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.)’in Hadis İlmindeki Yeri, s.107- 108)