Hicretten sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) Abdurrahman b. Avf (r.a.)’i Sa’d b. Rab’î (r.a.) ile kardeş yapmıştı. Hz. Sa’d (r.a.) Medine’nin zenginlerindendi. Kardeş olduktan sonra Hz. Sa’d (r.a.), Abdurrahman b. Avf (r.a.)’a dönerek: “Sen artık sahip olduğum her şeyde benimle ortaksın. Hatta ben iki hanımla evliyim. Eşlerimden birisini boşayayım, sen onunla evlen. Ben böyle bir şey yapmayı kardeşlik adına arzu ediyorum” dedi. Abdurrahman b. Avf (r.a.) bu yüksek fedakârlığa şöyle mukâbele etti: “Allâh (c.c.) eşini, çoluk çocuğunu ve mal varlığını sana mübarek eylesin. Bana çarşıyı göstermen yeterlidir.” Abdurrahman b. Avf (r.a.) çarşıyı öğrendikten sonra yaptığı alışverişler sonrasında büyük zenginlerden birisi oldu. Rivâyet olunduğuna göre Hz. Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurmuştu: “Ey Abdurrahman! Sen zenginlerdensin. Cennete ancak dört ayak emekleyerek gireceksin. Varlığından Hz. Allâh (c.c.)’a ödünç ver ki Allâh (c.c.) ayaklarını serbest bıraksın.” Resûlullâh (s.a.v.)’in bu sözünden sonra o, servetinden daha çok dağıtmaya başladı. Bol bol dağıtmayı çok seviyordu. Rivâyet olunur ki o bir keresinde malının yarısını sadaka olarak vermişti de bunun üzerine şu âyet inmişti: “Mallarını Allâh yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allâh katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.” (Bakara s. 262) Abdurrahman b. Avf (r.a.)’in cömertliği ve keremi bu olaydan sonra birbirini izleyerek devam etti. Çünkü o cennete emekleyerek girmek istemiyordu. Onun arzusu, ayakları üzerinde yürüyerek ve süratli bir biçimle cennetin yükseklerine ulaşmaktı. (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.188-189)