Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in babası olup babası Abdülmuttalib (Şeybe)’dir. Annesi Fatıma binti Amr’dır. Babası Abdülmuttalib o devirde Mekke hakimiydi. Zemzem kuyusunu yeniden ortaya çıkarıp, tamiri esnasında, on erkek çocuğa sahib olduğunda birini kurban etmeyi adamıştı. Arzusu gerçekleştikten sonra, gördüğü bir rüya üzerine adağını hatırladı. Kurban edilecek oğlunu belirlemek maksadıyla oğulları arasında kura çekti. Kura Abdullah’a çıktı. Abdülmuttalib, Medineli bir arraf (kâhin) tarafından teklif edildiği üzere, o günkü örfe göre diyet olarak kabul edilen on deve getirtti. Abdullah ile develer arasında kura çekti. Kura Abdullah’a çıkınca, deve sayısını on adet arttırdı. Develerin sayısı yüze ulaşınca, kura develere çıktı. Bunun üzerine yüz deveyi kurban ederek çok sevdiği oğlu Abdullah’ı kurtardı. Efendimiz (s.a.v.) Hz. İsmail (a.s.)’ı ve babası Abdullah’ı kastederek; “Ben iki kurbanlığın oğluyum.” buyurmuştur. Abdullah bin Abdülmuttalib akranları arasında çok sevilen ve yakışıklı bir gençti. Onun alnında bir nur parlardı. Bu nur, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in nuruydu. Hz. Adem (a.s.)’dan beri bütün dedelerinden ve babalarından intikâl ederek gelen bu nur en son Abdullah’a erişmişti. O nura sahib olabilmek için zamanın nice zengin ve namuslu kızları ona evlenme teklif etmişlerdi. Bu nur, Zühreoğullarının efendisi Vehb’in kızı Amine’ye nasib oldu. Abdullah bin Abdülmuttalib evliliğinden kısa bir müddet sonra ticaret maksadıyla yaptığı Şam seyahati dönüşünde Medine’de bir ay hasta yattıktan sonra Efendimiz (s.a.v.)’in doğumundan yedi ay kadar önce vefat etti. Orada defnedildi. Hz. Abdullah ve Amine, İbrahim (a.s.)’ın dinine göre ibadet ederlerdi. İslâm alimlerinin ekserisinin bildirdiğine göre Allâhü Teâlâ Efendimiz (s.a.v.)’e lütûf ve ihsan olarak veda haccında anne ve babasını diriltti. Zaten mü’min olan anne ve babası, Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.)’e imân ederek O (s.a.v.)’e ümmet oldular. (Rehber Ansiklopedisi, c.1)