Resûlullâh (s.a.v.) mü’mine faydalı olan dünya malı miktarının “miktar-ı kâfi” olduğunu, yani kimseye muhtaç olmadan, ailesinin geçimini temin edebilecek miktarda olduğunu beyân buyurmuşlardır. Dolayısıyla bu dünyada “miktar-ı kâfi”nin üzerinde mal mülk kazanmak için koşturmak uygun değildir. Buna uyulmadığı takdirde müslümanlar imânlarından fire vermeye başlıyor. Büyüklerden birinin güzel bir sözü vardır: “Müslüman haramı haram olarak işlemez; önce helâle dönüştürür, sonra işler.” Buna misâl verilecek olursa, bugün faizin haram olduğunu bütün müslümanlar bilir ve kabul eder. Ama bugün müslümanlar bazı yerlerden kendilerine göre mesnetsiz fetvâlar alıp bu haramı işlemektedir.

Bugün “İnsan kendi oturacağı kadar bir ev alırsa yahut da bineceği bir vasıta alırsa bunun için kredi almasının mahsuru yoktur.” fetvâsı verenler vardır. Bu fetvayı verenler bunu hangi kaynağa dayandırıyorlar? Dört mezhep imamından veya onların talebelerinden böyle bir şey söyleyen var mı? Nereden çıkartıyorlar bunu? Müslümanlar da ne yazık ki bunları vesile göstererek, haram değil düşüncesiyle kredi de alıyor, faize de bulaşıyor maalesef ve o büyük zâtın dediği gibi haramı haram olarak değil, önce helâle dönüştürüp sonra işlemektedir. Nebi (s.a.v.) Efendimiz “Müftüler sana fetva verse de kalbin almıyorsa onu yapma.” (Ahmed b. Hanbel) buyurmuşlardır. Böyle durumlarda bu hadis-i şerif mûcibince hareket etmek gerekmektedir.

(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.78-79)