Koloniler kurarak özellikle Afrika’daki sömürgelerinde büyük insan hakları ihlâlleri yapan Fransa’nın tarihindeki katliamlar, uluslararası kamuoyunun vicdanını rahatsız etmeye devam ediyor. Fransa, 1524’te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika’nın batısında ve kuzeyinde 20’den fazla ülkenin bütün kaynaklarını sömürdü. Afrika’nın yüzde 35’i, 300 yıl boyunca Fransa’nın kontrolünde kaldı. Senegal, Fildişi Sahili ve Benin gibi ülkeler o yıllarda Fransa’nın köle ticaret merkezleri olarak kullanıldı ve bölgedeki tüm kaynaklar sömürüldü. Bölgede 5 asır süren kolonyal dönemde ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bağımsızlık mücadelesine girişen ülkelerde bu ayaklanmalar şiddetle bastırıldı ve 2 milyondan fazla Afrikalı öldürüldü İkinci Dünya Savaşı bitmeden kısa zaman önce bağımsızlık vaadiyle Fransa saflarında savaşan Cezayirlilerin başlattığı gösterilerde binlerce Cezayirli, Fransız askerleri tarafından öldürüldü. Tarihe “8 Mayıs 1945 Setif ve Guelma” katliamı olarak geçen olaylardan Cezayir’in bağımsızlığını kazandığı 1962’ye kadar şiddet olayları sistematik şekilde devam etti. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda 1 milyon kişi Fransızlar yüzünden hayatını kaybetti. Fransa’nın, 1830’dan beri Cezayir toplumunu kültürel anlamda da bir soykırımla baş başa bıraktığı biliniyor. Tarihin en büyük soykırımını yaptılar. Fransa siyasi nüfuz sahibi olduğu ülkelerde de büyük insan hakları ihlâlleri gerçekleştirdi. İnsanlık tarihinin en büyük soykırımlarından kabul edilen, 800 bin kişinin öldüğü 1994 Ruanda soykırımında da Fransa’nın rolü olduğu ortaya çıktı. Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand, Le Figaro gazetesine 1998’de verdiği mülakâtta, “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil.” ifadesini kullandı. Fransa, bu soykırım belgelerine de erişimi engelliyor. (Gerçek Hayat, Nisan 2019)