Batı kültür ve medeniyeti kodları göz önüne alınarak tanımlanmış pek çok kavram, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa, 4721 sayılı yasa ve 5237 sayılı yasa üzerinden hukuk sistemimize ithal edilmiştir. Dolayısıyla sadece İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi yetmez, onu referans alan tüm yasalar feshedilmeli; kendi kültür ve medeniyet kodlarımıza göre; insanı, aileyi ve toplumu koruyan yeni yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İstanbul Sözleşmesi ve onu referans alan tüm yasalar, Türkiye’de bir zülüm sistemi inşa etmekte; çok ciddi şekilde ahlâkı çürümeye ve tefessühe sebep olmakta, boşanmaları hızlandırmaktadır. TUİK verilerine göre Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, İstanbul Sözleşmesi ve bunlar referans alınarak hazırlanan yasalar uygulamaya sokulduktan sonra aile yapısında iyileşme değil kötüleşme olmuştur. Sorunlar azalmamış bilakis artmıştır. Babalar delilsiz, belgesiz evlerinden uzaklaştırılmış, 18 yaşın altında evlenip çoluk çocuk sahibi olan babalar hapsedilmiştir. İki milyon civarında baba evinden uzaklaştırılmış, pek çok baba ömür boyu nafakaya mahkûm edilmiştir. Karşılıklı güven üzerine kurulu olması gereken aile yapısının yasalar üzerinden güvensizliğe doğru çekilmesi, evliliğe karşı olan ilgiyi azaltmakta, gençleri evlilikten soğutmakta ve de uzaklaştırmaktadır. Gençler evlenmekten korkmaktadır. Bu gelecek açısından çok ciddi bir sorundur. 2011 İstanbul Sözleşmesi ve onu referans alan iç yasaların tüm mağdurlarının mağduriyetleri giderilmeli; özellikle 18 yaşın altında evlendiğinden dolayı hapse atılan tüm mağdurlar, serbest bırakılmalıdır STK’ların, cemaatlerin, hareketlerin, teşkilatların, aydınların, akademisyenlerin, kanaat önderlerinin, siyasilerin; genelde toplumun tümünün gelinen noktada sorumluluk üstlenmesi, üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları, “En Güzel Tarzda Mücadele” kanuniyetine uygun bir şekilde, hep birlikte, kardeşçe, dostça yapması tarihi bir sorumluluktur. HENÜZ VAKİT VARKEN, YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR! (Umran Dergisi, Nisan 2021)