Rivâyet olunduğuna göre Hz. Talha (r.a.) müslümanlığın ortaya çıkmasından az önceki dönemde Şam’ın güneyinde bulunan Havran bölgesindeki “Busrâ” şehrinde ticaretle meşgul bulunuyordu. Hz. Talha (r.a.) orada bulunan rahiplerden birisiyle karşılaşmıştı. Rahip onun Hicaz bölgesinden olduğunu anlayınca ona şöyle dedi: “Harem beldesinde bir peygamber çıkacaktır. Onun geleceğini daha önce geçen peygamberler haber vermiştir. Artık onun çağı gelmiş, günü yaklaşmıştır.” Rahip Hz. Talha (r.a.)’e o peygamberi tasdik etmekte acele etmesi tavsiyesinde bulundu. Çünkü o hidâyet ve rahmet peygamberiydi. Talha (r.a.) bu haberle ilgilendi. Bundan dolayıdır ki memleketine dönüşünden sonra ilk olarak ilgilendiği konu bu olmuş, memleketinde bulunmadığı süreçte sıra dışı bir şey olup olmadığını sormuştu. Kendisine: “Söyleniyor ki “Muhammed el-Emîn” kendisine vahiy gelen bir peygamberdir” dediler. Bunun üzerine Talha (r.a.) sordu: “Onu tasdik edip uyan kimlerdir?” Talha (r.a.)’in bu sorusuna: “Ebû Bekir (r.a.)” dediler. Talha (r.a.) içten gelen bir sesle haykırarak şöyle dedi: “Vallâhi bu ikili (Resûlullâh (s.a.v.) ve Ebû Bekir (r.a.)) ebedi olarak sapık bir şey üzerinde birleşmez!” Talha (r.a.) koşarak Hz. Ebû Bekir (r.a.)’e gitti. Zira bir ara o Talha (r.a.)’i putlara tapınmayı inkâr ederek tek olan Allâh (c.c.)’a ibâdet etmeye davet etmişti. Bu şekilde bir araya gelen sebepler, Talha (r.a.)’i müslüman olduğunu ilan etmek için kendisini peygambere götürmek üzere Ebû Bekir (r.a.)’e gitmeye sevk etti. Böylece Hz. Talha (r.a.) ilk müslüman olanlardan oldu. (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.136-137)