Kuran’ın Korunması ve Tatbiki
Kuran’ın Korunması ve Tatbiki başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Kur’ân’ı koruyan, Yüce Allâh’ın kendisidir. Öyle ki her büroda, her arabada, her evde, hatta bazı hanımların gerdanlarında, hemen her yerde Kur’ân’a rastlıyoruz. Bazen Kur’ân’a inanmayanlar bile Kur’ân’ın süslenmesinde olmadık emekler harcıyorlar. Bakıyorsun bir Alman, Kur’ân’ın tamamını bir sayfaya yazmış ve süslemiş. Belki de bu işi yapan kişi hayatı boyunca Kur’ân’ı okumuş değildir. Yine bakıyorsun Japonlar öyle Kur’ân’lar basıyorlar ki sanat şaheseri. Niçin diğer kitaplara bu emeği vermezler diye soracak olursan, deriz ki, onlar bu işe musâhhar kılınmışlardır.
Bir büroda, arabada ya da bir evde Kur’ân-ı Kerîm bulduğunda bu yerlerin sahibine soruyorsun: “Bu Kur’ân’ın emirlerine riâyet ediyor musun? Gereği gibi namaz kılıyor musun?” Sana vereceği cevap belki “hayır” olacaktır. “O halde neden Kur’ân’ı evinde bulunduruyorsun?” diye soracak olursan, sana vereceği bir cevap bulamayacak veya bereketiyle bereketlenmek için diyecektir.
Bundan şunu çıkarıyoruz: Günlük hayatımızda Kur’ân’ın mesajından gafil kalmamız, Kur’ân’ın korunmasıyla uyum içerisinde olan bir davranış değildir. Bazen müslüman olmayan kişilerin bile Kur’ân’ı koruyup onu üzerlerinde taşıdıklarını görüyoruz. Ya da Kur’ân’ın emirlerine riâyet hususunda bir titizlik göstermeyen bir kimsenin çok sayıda Kur’ân’a sahip olduğunu görüyoruz. İşte Yüce Allâh, böylece Kur’ân’ı koruyanın kendisi olduğunu bize göstermek istiyor. Kur’ân’la amel çizgisi azaldıkça, onu koruma çizgisi daha da artıyor. Çünkü Kur’ân’la amel etmeye mükellef olanlar, kullardır, ama onu koruyan Yüce Allâh’tır.
(Muhammed Mütevelli Şaravi, Kur’ân Mucizesi, s.33)